24 Kasım 2024
  • İstanbul5°C
  • Ankara1°C

Otomotivciler Automotivist’te Buluştu

2008 yılının son çeyreği itibari ile kriz en çok otomotiv sektöründe hissedilirken, gerçekleşen Automotivist 2008 2. Uluslararası İstanbul Otomotiv Kongresi’nde Türkiye’nin önde gelen otomotivcileri biraraya geldi.

Otomotivciler Automotivist’te Buluştu

20 Ocak 2009 Salı 12:58

 

2008 yılının son çeyreği itibari ile kriz en çok otomotiv sektöründe hissedilirken, gerçekleşen Automotivist 2008 2. Uluslararası İstanbul Otomotiv Kongresi’nde Türkiye’nin önde gelen otomotivcileri biraraya geldi.

2. Uluslararası İstanbul Otomotiv Kongresi’nde, Türkiye ve dünyadan otomotiv sektörünün liderleri ve temsilcileri, “Shifting Future” ana konsepti çerçevesinde sektörün geleceğini konuştu. Alanında uzman sektör lideri 40 konuşmacı, 17 panel ve oturumda, pazarlamadan teknolojiye, güvenlikten lojistiğe, çevreden reklama kadar birçok farklı konu etrafında bilgi ve deneyimlerini katılımcılarla paylaştı. 

Kongrenin açılış konuşmasını yapan Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, 27 yıllık bir sanayici olarak ve kendisine atfedilen ‘otomotiv bakanı’ sıfatıyla, Automotivist Kongresi’nde bulunmaktan büyük gurur duyduğunu söyleyerek konuşmasına başladı. Çağlayan, Automotivist’in Türkiye otomotiv sektörüne çok önemli katkılar sağlayacağına inandığını kaydetti. Türkiye’nin bugün dünyanın 17’inci, Avrupa’nın 6’ıncı büyük ekonomisi olduğunun altını çizen Bakan Çağlayan, “Rekabetçi üretim yapısına sahip olan ülkemiz, stratejik konumuyla, dinamik genç nüfusuyla, sadece otomotiv için değil tüm sektörler için ana hizmet üssü olma özelliği taşımaktadır” dedi.

Çağlayan: “Otomotiv, rekabet gücünün en yüksek olduğu sektör”

Zafer Çağlayan, otomotiv sektörüyle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: “Türkiye, dünyada her 1000 araçtan 16’sını üretiyor, her 25 saniyede bir araç üretiyor, her 30 sanayide bir araç ihraç ediyor. Daha fazla nasıl ileri gideceğimizi, dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi içine nasıl gireceğimizi düşünmek zorundayız.”

Otomotiv sektörünün gerek üretim gerekse ihracat hızının dünya ülkelerinin üzerinde olduğunu, rekabet gücü en yüksek sektör olduğunu kaydeden Çağlayan, “Türk otomotiv sektöründe bir daralma söz konusu, ancak Türkiye’nin stratejik konumu, sektörün rekabetçi yapısı, bize bu daralmayı bertaraf etme imkanı verecektir” dedi. Küresel krizi freni patlamış kamyona benzeten Zafer Çağlayan, şöyle konuştu: “Dünyadaki otomotiv devlerinin ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kaldığı bir ortamda dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi arasına gireceğimizi söylemek cesaret ister. Dünyanın yaşadığı küresel kriz sürecinde, Türkiye’nin en büyük sermayesi güven ve istikrardır. Yerli ve yabancı yatırımcılar için, Türkiye’yi güvenli bir liman haline getirmek en önemli önceliğimizdir. Otomotiv sektörünün, Türk sanayicisine inanıyoruz.” Tüm sektörlerin haritalarını çıkardıklarını kaydeden Zafer Çağlayan, konuşmasını şu sözlerle noktaladı: “Sektörlerin bu krizi en az hasarla atlatması için, gerekli kararlılıkta ve ciddiyetteyiz. Türkiye’yi rahatlatacak olan tedbirleri kamuoyuna sunmak için yoğun çalışmalar yaptığımızı bilmenizi istiyorum.”

Automotivist Kongresi’nin ilk paneli, dernek başkanlarının katılımıyla “Otomotivin geleceği ve Türkiye’nin yeri” başlığıyla gerçekleşti. Derneklerin başkanları, panel moderatörü Prof. Dr. T. Güngör Uras ile birlikte küresel kriz ışığında otomotiv sektörünün geleceğini değerlendirdi. Başkanlar, krizin geçici olduğuna inandıklarını ancak 2009 yılının da tasarruf ve daha çok çalışma yılı olduğunu kaydederek, otomotiv sektörü olarak yılda 2 milyon adet üretim ve 1,5 milyon adet ihracat hedefinden vazgeçmemeleri gerektiği konusunda fikir birliğine vardı.


Burhanoğlu: “Finans sektörünü hareketlendirirsek bir sorun kalmayacak”

OSD Başkanı Turgay Durak, iç piyasanın hareketlenmesini sağlamak için tüketicilere finansman desteği sağlaması gerektiğini söyledi yaratıcı pazarlama programlarıyla müşteriyi tetiklemeye çalışmalıyız” dedi. ODD Başkanı İbrahim Aybar, “tüketicinin moralini kaybetmemesi gerektiğinin” altını çizerken, “Kısa vadeli düşünmemeliyiz. Geleceğe güvenle bakarak Türkiye’deki büyük potansiyeli değerlendirmeliyiz. Bu geçici dönemi, paniklemeden ve dikkatli yöneterek atlatmalıyız” dedi. Ömer Burhanoğlu, krizden en fazla etkilenenlerin yan sanayiciler olduğunu hatırlatarak, “Krizi, ne teknoloji, ne kapasite, ne de kalite olarak yaşıyoruz. Bilakis öndeyiz. Bizim krizimiz tamamen tüketiciden kaynaklanıyor. Tüketiciyi ve çarkı çeviren finans sektörünü hareketlendirirsek bir sorunumuz kalmayacak. 2009’da sanayi olarak zor bir yıl bizi bekliyor. Krizi hükümetimizin de bir an önce devreye alacağına inandığımız eylem planı ile aşarsak ülkemizin sanayimiz ile ilgili çok avantajlı bir konumu yakalayacağına inanmaktayız.”

Yetkili satıcılar adına konuşan Tarık Taşar ise, satışlarda geçen yıla göre gerileme olduğunu ve müşteriyi bu havadan süratle çıkarmanın gerekliliğine değindi.

Kongrenin ilk konuşmacılarından Fiat Group CMO’su ve Alfa Romeo CEO’su olan Luca De Meo, otomotiv sektöründeki pazarlama tecrübelerini “Pazarlamanın gücü” başlıklı konuşmasıyla katılımcılarla paylaştı. Luca De Meo, yeni pazarlama fikirleriyle, “Otomotiv sektöründe müşterileri hayran kitlelerine dönüştürmenin, marka olmak için insanların katılmak istedikleri dünyaları yaratmanın” yollarını katılımcılara aktardı.


Marka olmanın
temelinde tasarım ve Ar-Ge yatıyor

“Global güç olma yolunda marka olmanın önemi” panelinde; Türkiye’nin önde gelen otobüs, midibüs ve hafif kamyon üreticisi Temsa Global’in CEO’su Mehmet Buldurgan, Intercity Rent a Car’ın Sahibi Vural Ak, otomotiv tedarikçi endüstrisinin önde gelen uluslararası üreticilerinden Farplas CEO’su Ömer Burhanoğlu, Markam A.Ş.’nin Kurucu Ortağı Güven Borça moderatörlüğünde, otomotiv endüstrisinde marka olmanın önemini masaya yatırdı. Panelistler, şirketlerini bölgesel ve global alanda marka olmaya götüren süreçleri katılımcılarla paylaşırken, marka olmanın temelinde tasarım ve Ar-Ge’nin yattığını kaydetti. Konuşmacılar, otomotivde marka olma sürecinin ana kuralının tasarımdan başlayarak prototip ve satış sonrası hizmetlere kadar devam eden değer zincirini tamamlamak olduğunu aktardılar.

 “Otomotivin Geleceğinde Çevre” paneli, günümüzün en güncel sorunlarından biri olan çevreye ve otomotiv geleceğinde çevre faktörünün önemine dikkat çekti. Toyota Avrupa Başkan Vekili Graham Smith’in konuşmasının ardından Çevre ve Orman Bakanlığı Çevre Yönetim Genel Müdür Yardımcısı Recep Şahin, Toyotasa Genel Müdürü İbrahim Orhon, PwC Almanya’dan Felix Kuhnert ve JATO Dynamics Hellas CEO’su Evangelos Hadjistavrou, Hürriyet Gazetesi Ekonomi Müdürü Vahap Munyar’ın gerçekleştirdiği panelde buluştu. Panelistler, karbondioksit emisyonlarının düşürülmesi konusunda Türkiye ve Avrupa’daki girişimleri aktardı. Atıkları geri kazanmanın önemine değinen Recep Şahin, Türkiye’de emisyonları düşürmek ve atık geri kazanımı için yapılan çalışmaları katılımcılarla paylaştı ve “Hedef sıfır emisyon” dedi. 


Çetinkaya: “Lojistik
firmalarda öncelikli hale gelmeli”

Avrupa Taşıt Araçları Lojistik Derneği (ECG) adına bir konuşma yapan İlhan Çetinkaya, otomotivin 100 yıldan beri geliştiğini ama özellikle son 20 yıldır süratli bir şekilde geliştiğinin altını çizdi. Dünyada ve özellikle Avrupa’da denizyolu, demiryolu, nehiryolu, havayolu ve karayolu olmak üzere beş farklı modun uygulandığını anlatan Çetinkaya, Türkiye’deki taşımaların yüzde 90-95’ler seviyesinde karayoluyla yapıldığını belirtti. Dünyada antrepoların, gümrüklerin önemli bir hal aldığını anlatan Çetinkaya, Türkiye’de ağırlıklı taşıma modunun karayoluyla yapıldığını, denizyolu taşımasının yok denecek kadar az olduğunu belirtti. Türkiye otomotiv üretim merkezleri hakkında da bir bilgi veren Çetinkaya, “Türkiye’deki otomotiv üretim merkezleri ağırlıklı olarak Marmara Bölgesi’ndedir. İzmir, Adana ve Konya’da da çok az olmakla beraber üretim bulunuyor. İthal gelen araçların yüzde 92’si Marmara Limanı’na, yüzde 8’i de İzmir limanına geliyor. Bu araç lojistiklerinin yapım şekli Türkiye’de yüzde 92 karayoluyla oluyor. Türkiye’nin ihracattaki en büyük sorunu lojistik sorunudur. Autoport Limanı, 100 bin m2’lik bir alanda bulunurken Avrupa’daki limanlara kıyasla çok küçük kalıyor. Türkiye’de liman yapma şansı yok, ancak denizi doldurarak yapabiliyorsunuz” dedi.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA