23 Aralık 2024
  • İstanbul7°C
  • Ankara4°C

SGS Türkiye’deki 7 Yıllık Tecrübesi İle Fark Yaratıyor

Türkiye’nin Ortak Transit Konvansiyonu’nun adını bile yeni duyduğu 2007 yılında pazara giren SGS TransitNet, bu gün gelinen noktada;

SGS Türkiye’deki 7 Yıllık Tecrübesi İle Fark Yaratıyor

17 Mart 2014 Pazartesi 15:30

350 milyon TL’lik teminat miktarı, 7 farklı ülkede kefil kuruluş olarak T1 ve T2 başlatma imkanı ve en önemlisi Türkiye’deki 7 yıllık tecrübesi ile Türk taşımacısına çözümler sunuyor.

Başlangıçta teminat istenmediği için taşımacıları ekonomik anlamda büyük sıkıntıdan kurtaran ve teknoloji çağında kağıt kullanımını ortadan kaldırarak elektronik ortamda işlemleri hızlandıran SGS TransitNet, müşterilerine gidiş-dönüşte 210 Avro’ya varan tasarruflar sağlıyor. Eşyanın üzerindeki vergilere göre artan adil bir fiyatlandırma sistemi ile taşımacılara hizmet sunan SGS, şeffaf bir fiyatlandırma politikası yanında taşımacılara ‘hız’ kazandırıyor. ‘Taşımacının karlılığı tekerleklerin hızlı dönüşüne göre artar’ mantığı ile gümrüklerdeki iş süreçlerini ciddi anlamda azaltarak karlılık anlamında önemli katkılar sunan firma, yükleme ve boşaltma sayısının 4’ü geçmediği diğer transit teminat sistemlerine göre sunduğu sayıyız yükleme ve boşaltma imkanı yanında, sunduğu sınırsız teminat ile de taşımacıların hareket ve dinamizmini sağlayarak rekabette öne çıkıyor.

SGS’nin Türkiye pazarına ilk girdiği yıllarda Gümrük Bakanlığı’ndan lojistik sektöründe faaliyet gösteren her alt birime kadar, önce sektörün ufkunu açtığının altını çizen SGS TransitNet Transit Sistemi Destek Hizmetleri A.Ş. Genel Müdürü Hüseyin Kıyak, 2007 yılından bu günlere bakıldığında, “Bir takım küçük hatalar yaptık, bu hataları görüyoruz ancak o küçük hataları çıkartınca çok büyük işler başardığımızı da görüyoruz” diyerek, bu başarıya ulaşmanın adanmışlık gerektirdiğini belirtti.   

SGS’nin, 2006 yılında Saffet Ulusoy’un başkanlığını yaptığı RO-RO Gemi İşletmecileri ve Kombine Taşımacılar Derneği (RODER) ile partnerlik için görüşmelere başladığı yıllarda Gümrük Bakanlığı dahil dolmak üzere sektörün her kesimine kadar önce ufkunu açtığını kaydeden Kıyak, “SGS, o yıllarda sistemin avantajlarını önce RODER’e anlattı. RODER ile birlikte hazır olan yazılımı geliştirip sektöre sunmaya başladığında da söylediğinin gerçekliğini gösterdi. Aslında RODER-SGS partnerlik süreci bu projenin başlangıcıdır. Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) ve RODER’in birleşmesinden sonra 2011 yılında SGS-UND ortaklığına gelene kadar aslında proje hep tanıtım süreciyle geçti. 2011’den itibaren proje hayal edilen noktaya geldi” diye konuştu.

“7 ayrı ülkede kefil kuruluşuz”

Hüseyin KıyakHüseyin Kıyak, “Ortak Transit Sistemi 28 Avrupa Birliği, 3 EFTA ülkesi ve Türkiye olmak üzeri toplam 32 ülkede geçerli. Fakat bu 32 ülkeden birisinde aracı spedisyon kullanmadan T1 başlatacağınız zaman, T1’i başlatacağınız ülkede Asıl Sorumlu statüsüne sahip olmanız ve   kendi bakanlığına verilmiş bir teminat mektubuna sahip olmanız gerekmektedir. SGS TransitNet haricinde herkes tek ülkeye teminat vermeyi göze alabiliyor. Oysa biz bu işi en geniş ölçekli yapan şirket olarak 7 ayrı ülkede kefil kuruluşuz. Türkiye, Bulgaristan, Romanya, Fransa, İtalya, Almanya ve Polonya’da T1 ve T2 başlatabiliyoruz” diyerek SGS’yi rekabette öne çıkaran bir diğer önemli detayı aktardı.

Karlılıklarının her yıl arttığını ve Türkiye’de 250 civarında müşteri sayısına ulaştıklarını açıklayan Kıyak, ancak sayıdan ziyade mevcut müşterilerin tüm taşımalarını SGS TransitNet tarafından sağlamaya çalıştıklarını vurguladı.

“350 milyon TL’lik teminatımız var” diyen Kıyak, kendilerini farklı kılan en önemli şeylerden birinin ‘çözüm’ üretmek olduğunu kaydetti. Konu ile ilgili olarak Türkiye ve Bulgaristan arasında yaşanan ve kapıların kapanmasına kadar varan krizi örnek olarak gösteren Hüseyin Kıyak, Türkiye’den yük alıp T1 ile yola çıkan ve AB sınırlarından çıkmadan taşımalarını sonlandıracak müşterilerine Bulgar kapılarının kapandığı ilk gün alternatif güzergah çizerek sorunsuz bir şekilde taşımalarını sonlandırmalarını sağladıklarını belirtti.

“Müşterilerimizi önce AB üyesi olan Yunanistan’a oradan da Ortak Transite dahil olmayan Makedonya’ya yönlendirdik, orada özel bir T1 hazırladık ve sonra firmaları Sırbistan’a sokup orada bulunan partnerimiz ile yine özel bir T1 hazırlattık. Sonrasında da Macaristan’a yönlendirdik. Macaristan yolundan itibaren taşımacılarımız Türkiye’de açılan T1 ile yola devam ettiler” diyen Hüseyin Kıyak, bu çözümü Bulgar sorunu çıktığı gün tüm müşterilere duyurduklarını ve hiçbir müşterinin başının ağrımadığını söyledi.

RO-RO firmaları ile kurdukları doğal ortaklıklardan söz eden Hüseyin Kıyak, “Biz RO-RO şirketlerine bir takım avantajlar yaratıyoruz onlar da bizim varış gümrük idarelerindeki iş süreçlerini hızlandırıyorlar. Örneğin; 2007 yılından beri biz U.N. RO-RO’ya çok şey kazandırdık onlar da bize çok şey kazandırdı. Bizim aramızda herhangi bir yazılı partnerlik anlaşması yok, U.N. RO-RO’nun acentesi SAMER bizim doğal partnerimiz ve ortak müşterimize en hızlı hizmeti veriyoruz. U.N. RO-RO’nun bazı gemilerinin varış gümrük idarelerine sunması gereken elektronik beyanlarını sunuyoruz. Şuan Ekol ile de böyle bir işbirliğimiz var. Yine Ulusoy ile RO-RO hattında da böyle. Karşılıklı olarak birbirimize faydalı işler yürütüyoruz” açıklamasını yaptı.

SGS TransitNet’in güvenliğinden de söz eden Kıyak, sistemin çalışmasının devamlılığını sağlayan ‘Felaket Kurtarma Sistemi’nden bahsederek şunları söyledi: “SGS TransitNet’in sunucuları İsviçre’de. İsviçre’de tüm her şey yerle bir olsa dahi sistemi iki saat içinde tekrar çalıştırabiliyoruz. Çünkü sistem bir yerlerde eş zamanlı olarak tutuluyor ve başka bir noktadan çalıştırılıp hiçbir şey olmamış gibi çalışmaya devam ediyor. Bu tür bir sistem rakiplerimizde yok.”

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA