22 Kasım 2024
  • İstanbul15°C
  • Ankara16°C

Hava Kargo Sektöründe Sıkıntılar Devam Ediyor

İhracat sezonunun hızlandığı Eylül ayında hava kargo sektörünün daha iyi bir tablo sergilemesi beklenirken İstanbul Atatürk Havalimanı Kargo Terminali’nde çıkan yangın hava kargo sektörünü tekrar zora soktu.

Hava Kargo Sektöründe Sıkıntılar Devam Ediyor

20 Temmuz 2006 Perşembe 13:33

Emirates Havayolları Kargo Müdürü Feza Erdoğan:

“Yangın, Emeklemekte Olan Sektörümüze

Ağır Darbe Vurdu”

 

Tonaj olarak büyüyen ancak artan rekabet ve kapasite nedeniyle tonaj artışlarının parasal karşılığını alamayan hava kargo sektöründe Mayıs ayının son dönemlerinde artan döviz kurları ile ihracatta artış sağlandı. İhracat sezonunun hızlandığı Eylül ayında hava kargo sektörünün daha iyi bir tablo sergilemesi beklenirken İstanbul Atatürk Havalimanı Kargo Terminali’nde çıkan yangın hava kargo sektörünü tekrar zora soktu.

Dergimiz KargoHaber için Emirates Havayolları Kargo Müdürü Feza Erdoğan ile yaptığımız söyleşide, Türk hava kargo pazarını genel hatlarıyla değerlendirirken kargo terminalinde çıkan yangından sonra gündeme gelen alternatif çözümler üzerine de konuştuk. Erdoğan ile yaptığımız söyleşide Emirates Havayolları’nın yatırımlarından da söz ettik.


2005 yılının ilk yarısına bakıldığında Türkiye’nin trendinde bu seneye kıyasla çok değişiklik olmadığı görülüyor. Türkiye’nin hala ithalat ağırlıklı, ihracatı artan ama bu artışın istenilen düzeyde olmayan tablosu önümüze çıkıyor. Türkiye’nin hava kargo pazarı tonaj olarak büyüyor ama tonajın parasal karşılığında istenilen artışı sağlamak geçen yıl da bu yılda mümkün olamadı. Artan kapasite ve rekabet şartları gibi nedenler bunda etkili oldu. Fakat Mayıs ayının son döneminde ve Haziran’ın ilk haftasında döviz kurlarının yükselmesiyle birlikte ihracatta olumlu bir artış kaydedildi. Bu artışın süreceğine inanıyoruz. Yine bu artışın Eylül ayında ihracat sezonunun hızlanması ile birlikte daha iyi bir tabloya dönüşeceği yolunda ümit ve beklentilerimiz var. Fakat maalesef böyle bir durumda havaalanında kargo terminalinde meydana gelen yangın henüz emeklemekte olan sektörümüze çok ağır bir darbe vurdu. Havayolu ve çeşitli kuruluşlar kısa ve uzun vadeli çözümler için bir araştırma içerisine girdiler. Bu yönde bir takım çalışmalar var ama kısa vadede çok olumlu bir gelişmenin olacağını beklemek de iyimserlikten öteye gitmeyecek. Sınırları çizilmiş bir havalimanında yeni büyümelere çok fazla alan olmadığı görülüyor. Hava kargonun artık Avrupa ve Uzakdoğu’da olduğu gibi of airport şeklinde oluşacağı gözükmekte. Fakat bunlar projelendirme; çıkan projelerin onaylanması ve hayata geçirilmesi açısından bakıldığında uzunca bir süreç gerektirmekte. Şu anki durumda Atatürk Havalimanı’nda ihracat olarak ciddi bir sıkıntı yaşanıyor. Toplamda bakıldığında yangının hava kargo taşımacılığına çok büyük bir darbe vurduğu ortada.

* Kargo terminalinde çıkan yangından sonra kargo operasyonları için alternatif olarak gösterilen Çorlu ve Sabiha Göçen Havalimanları bu operasyonlar için sizce uygun mu?

Kargoya ithalat ve ihracat olarak bakıldığında şöyle bir gerçek önümüze çıkıyor; hava kargo taşımacılığında Türkiye’nin ithalat ve ihracatının yüzde 66’sı yolcu uçaklarının altında gelip gitmekte. Yüzde 66’sının yolcu uçakları ile gerçekleştirildiği taşımacılıkta kargo uçaklarının Atatürk Havalimanı’ndan başka bir limanı kullanması hiçbir katkı sağlamayacaktır. Katkı sağlamayacağı gibi Türkiye’nin henüz emeklemekte olan havayolu taşımacılığı sektörüne de ciddi ve ağır bir darbe vuracaktır.

Ben Çorlu ve Sabiha Gökçen alternatiflerinin aslında bir alternatif olmadığını düşünüyorum. Bu havalimanlarından randıman sağlanması söz konusu değil. Örneğin,Çorlu Havalimanı’na altı uçak indikten sonra başka uçak kabul edemeyecektir. Kaldı ki Çorlu Havalimanı’nın dünya standardında kargo hizmeti verecek bir altyapısı yok. Çorlu ve Sabiha Gökçen Havalimanları’ndan yapılacak kargo taşımacılığının İstanbul’un zaten kilitlenmiş olan trafiğini daha da yoğunlaştıracağını düşünüyorum. Çorlu Havalimanı’nın kullanılması halinde buraya gidip gelen kamyonların da TEM’deki kamyon trafiğini ciddi şekilde artırması ile beraber İstanbul’un batısına olan ulaşımı da ciddi şekilde etkileyecektir. Tüm bunların ötesinde Atatürk Havalimanı dışında yapılacak olan ithalat ve ihracat işlemleri hava kargo taşımacılığının maliyetini artıracağı için bu artan maliyetler nihai tüketicinin bütçesine yansıyacaktır. Atatürk Havalimanı, kargo taşımacılığının olmazsa olmazlarından biridir. Atatürk Havalimanı’nda kargo faaliyetlerinin, ithalat ve ihracat işlemlerinin yapılmaması durumunda Atatürk Havalimanı fonksiyonelliğini zaten kendiliğinden kaybedecektir. Çünkü yolcu uçağı ile taşımacılık yapan firmalara biz, “Buyurun gelin yolcunuzu Atatürk Havalimanı’ndan alın kargo da istiyorsanız Çorlu’ya inin; oradan da kargonuzu alın” demek durumunda değiliz. Bir bütün olarak bakıldığı zaman Atatürk Havalimanı’ndan kargo taşımayacak bir havayolunun Atatürk Havalimanı’na uçma niyetini sürdürmesi pratikte çok mümkün değil. Havayolları için kargo gelirleri çok önem taşıdığı için bu geliri olmayan bir şehre uçuş yapmanın verimli olmadığı aşikardır. Bu nedenle bu durumun daha gerçekçi bir şekilde değerlendirilip daha gerçekçi kararlar alınması gerekir.

* Daha önce gündeme gelen Kargo Köyü Projesi çözüm olabilir mi? Sizin sektör olarak beklentiniz ya da çözüm öneriniz var mı?

Kargo Köyü Projesi, Atatürk Havalimanı’nın kapasitesine bakıldığında mevcut olabilecek boş yerlerde pistin uzatılması projesi ile bir çıkmaza girmiştir. Eğer pist uzatılacaksa o bölgede pist inşaatı bitmeden kargo köyü yapmak mümkün değildir. Orada yapılacak kargo terminali ya da kargo köyündeki en büyük problem, o arazi ile Atatürk Havalimanı apronu arasındaki kod farkıdır. O kod farkının giderilmesi yaklaşık olarak kargo köyü maliyeti kadar maliyet getirmektedir.

Çözümler dünyada bu işin diğer havalimanlarında nasıl yapıldığına bakmakla ilgilidir. Daha zor şartlar altında havalimanlarında kargo operasyonları gayet sağlıklı bir şekilde yürümektedir. Bunların örnekleri vardır ve bu örnekler yerinde görülerek gerek mühendislik gerek inşaat teknolojisi kullanılarak bunları aşmak mümkündür. Ama aşmanın bir yolu da istekli olarak bu iradeyi göstermekle ilgilidir. En güzel örnek Honkong Kargo Terminali’dir. Honkong’daki kargo terminali sekiz katlıdır. Sekizinci katta palet yapılıp apron seviyesine indirilmektedir ya da apron seviyesinden alınan bir palet yedinci katta stor edilebilmektedir ve bu sistem mükemmel bir şekilde çalışmaktadır. Honkong Havalimanı’ndaki kapasite bugün Türkiye’nin hava ithalat ve ihracat toplamının yaklaşık 40 katı kadardır ve hiçbir sorun olmadan bu operasyonlar yürümektedir.

* Sizce bu yaralar nasıl sarılır ve pazarın durumu nasıl olur?

IATA rakamlarına bakıldığında dünyadaki toplam taşımacılığın sadece yüzde 2’lik bir bölümü hava kargo ile yapılmakta olduğunu görüyoruz. Hava kargo taşımacılığının yüzde 2’lik payının navlun ve parasal karşılığı diğer taşıma sitemlerinin parasal karşılığının yüzde 50’si kadardır. Yüzde 2 ile dünyadaki taşımacılık navlunlarının yüzde 50’sini alan hava kargo, dünyada hava kargoyu kullanan herkes tarafından pahalı olarak algılanmaktadır. İstanbul’da yaşanan durumda dünya standartlarında bir antreponun yapılması, istenilen kriterlerin yerine getirilmesi, bu terminalin yanmaz malzemeden yapılması ciddi bir maliyettir. Bu maliyetinde toplamda taşıma maliyetlerine yansıması kaçınılmazdır. Önümüzdeki dönemde Türkiye’de hava kargo maliyetlerinin artması gibi bir durum söz konusudur. Bugünkü ücretlerle sektörde çok arzulanan düzeyde bir ihracat antreposu yapmak mümkün değildir. Dolayısıyla bu maliyetlerin artması ile birlikte sektörün bu konuya çok sağduyulu yaklaşması gerekmektedir ve orta yolun bulunması gerekmektedir. Ama gerçek olan şudur ki hava kargo sektöründe yakın zamanda maliyetler aratacaktır ve buda navlunlara yansıyacaktır.

* Emirates Havayolları’nın Türkiye’ye bakışı nasıl ve ne gibi yatırımlar yapmayı planlıyor?

Türkiye model olarak kendi doğusundaki coğrafyada yaşayanlar için örnek bir ülkedir. Örnek olma açısından Türkiye’ye çok büyük sorumluluklar düşmektedir. Türkiye yaptığı her işi doğru, düzgün, kaliteli ve iyi yapmak mecburiyetindedir. Eğer iyi örnek olacaksak iyi şeyler yapmak durumundayız.

Emirates Havayolları, Türkiye’ye yaptığı operasyonlardan ve Türkiye’nin performansından memnun. Türkiye pazarının gösterdiği gelişmenin ve olumlu gidişinin devam edeceğine dair inanç taşımaktayız. Emirates, Türkiye pazarına yatırımlarını ve seferlerini artırmak gibi bir plan içerisinde.

2006 yılı Mart ayında uçak tipimizi Airbus 330’dan Boeing 777’ye çevirdik. Boeing 777 – 300-ER uçağı şu an dünyada uçmakta olan en uzun yolcu uçağıdır. Atatürk Havalimanı’nda üç körüğe park edebilmektedir. 427 koltuk kapasitesi ve 24 ton paletli yükleme imkanı tanımaktadır. Dolayısıyla Emirates’in Türkiye’ye yapacağı yatırımlarda uçak çok büyük önem taşımaktadır. Bunun dışında Emirates olarak ekipmanlarımızı yeniledik ve yeni ekipmanlarımızla Türkiye’ye yapacağımız seferleri sürdüreceğiz. Bu kapasite dışında beş tane kargo uçağımız devam etmekte. Haftada beş uçakla Türkiye’ye olan seferlerimizi sürdürüyoruz. Gelecekte Türkiye’nin GSMH’sının gelmesi gererken yerler düşünüldüğü zaman Türkiye’ye sadece Emirates’in değil diğer pek çok havayolunun da kapasite artırımı söz konusu olacaktır. Hava kargo sektörünün şu dönemde devlet desteğine ihtiyacı vardır ve bu destek olmaksızın hava kargo sektörünün gelişmesi mümkün değildir. Aksi durumda Türk ekonomisine olumsuz yansımaları olacaktır.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA