22 Aralık 2024
  • İstanbul6°C
  • Ankara6°C

Gürcistan’ın İkinci Talih Kuşu OBOR

Geçtiğimiz ay gerçekleştirilen ‘Tiflis Kuşak ve Yol Konferansı’, önemli mesajlar içeriyordu. 65 ülkeyi ilgilendiren bir trilyon dolarlık Çin menşeili projenin önemli bir kazananı da Gürcistan olacak gibi görünüyor.

Gürcistan’ın İkinci Talih Kuşu OBOR

11 Ocak 2018 Perşembe 13:35

Macaristan’dan Çin’e, BAE’den Polonya’ya kadar 15 ülkeden 3 başbakan ile ulaştırma ve dengi bakanların, AB Komisyonu ve çok sayıda sivil inisiyatif temsilcilerinin katıldığı, BP’den Visa’ya, Dünya Bankası’ndan çeşitli finans, demiryolu, liman ve lojistik servis sağlayıcılarına kadar etkili katılımcıların konuştuğu, 500 kadar delegenin hazır bulunduğu ortamın en çok göze çarpanı gayretkeş Çinlilerdi... Ulaştırma Bakanı düzeyinde temsil edilen Türkiye’den bazı Ulaştırma ve Ekonomi Bakanlığı yetkilileri de Tiflis’teydi. Altyapı hizmetlerine odaklı şirketlerin elemanları da konferansı izleyen Türkler arasındaydı.

İlk izlenime göre, İran rekabeti ve Ermenistan tıkacıyla Orta Asya yolunda Gürcistan’a mahkum olan Türkiye, sanki bu projeden istediğini alamayacak gibi görünüyor. Sistemin en hazır ülkesi olsa da yaptığı iyi işleri gerektiği gibi satamayan bir ülke Türkiye. Köprüleriyle, tünelleriyle, bölünmüş yolları, özel limanları, havaalanları, AB uyumlu yasaları, e-gümrük uygulamaları, dünya standardında hizmet üretebilecek vizyona, altyapıya, deneyime ve ‘network’e sahip lojistikçileriyle Türkiye için OBOR bir fırsat elbette. Bakü-Tiflis-Kars (BTK) yatırımının projeden yararlanmaya çalışması da iyi bir durum...  Yine de Türkiye’nin alt yapı yatırımlarının -yeterince güçlü denebilecek ölçüde- bir biriyle özellikle de OBOR ile vizyon ortaklığı ve proje bağı bulunmuyor. Hal böyle olunca da Türkiye’nin doğrudan temsil edildiği tek oturum dışında konuşmacılar Türkiye seçeneğini dile getirmiyor. BTK’ın hatırına Azerbaycan ve Gürcistan temsilcileri konuşmalarında Türkiye adını birer ikişer ansa da herkes doğal olarak kendi işine bakıyor.

Diğer ülkelere bakınca, yolun en ucundaki Polonya bu proje için oldukça hazır görünüyor. Avrupa’nın ithalatını Çin’den alıp tüm Avrupa’ya dağıtmak için her şeyi yapmış. Slovenya bile oluşabilecek işe talip; ‘gelin bizim Koper limanımız Avrupa’nın giriş kapısı sayılır’ diye tanıtım yapıyor. Gürcistan zaten bu işin orta kuşağının final ülkesi olacak şekilde konumlanmış. Yol üzerinde bir lojistik kenti olan Anaklia’da inşa edilen liman ve serbest sanayi bölgesini hem ülke hem de Asya-Avrupa ticareti için ‘yeni bir nefes’ olarak tanımlıyor. Limanlarını da hazır etmiş. Daha dün her noktasında ‘mafya’nın dolaştığı, her köprü başında Türk treylerlerine sallaşan, şoförleri soyan, döven haydutların kol gezdiği Gürcistan, kağıt fatura bile kesmiyorher şey elektronik ortama aktarılmış. Ermenistan’ın Karabağ işgali, adeta Gürcistan’ın talih kuşu olmuştur. Şimdi de OBOR ile yüzü gülecektir. Ama hakkını da yemeyelim ki Gürcistan kapısının önünü temizlemiş, AB’ye vizesiz giriş elde etmiş, modern bir devlet işleyişi sürdürmeye başlamıştır. Türk lojistikçilerin bile yatırım yapacak yer konusunda kafası karışmış; ‘Hopa mı, Poti mi?’ karar veremiyor... İran ve Rusya ise adeta, biri yolun yukarısını diğeri aşağısını tutmuş yine de boş durmak yok, tanıtım ve pazarlama başka platformlarda da devam ediyor. AB, kurumsal olarak her fırsatta ve çeşitli yöntemlerle yol-yordam gösteriyor. Macaristan Çin’in bu girişiminden büyük ölçüde nasiplenmeye başladı bile. Orada kurulu Çin lojistik hub’ı, doğuda Kazakistan, Özbekistan, batıda Ukrayna gibi bir şekilde geçişten payını alacak ülkelerle yarışacak bir avantaj yaratmış. Almanya, Fransa, İngiltere gibi büyük ekonomiler, kurumları aracılığıyla çıkarlarını korumayı sürdürüyor.

Kendi yatırımını yapan, bu yanıyla güçlü ve alt yapısı neredeyse büyük ölçüde hazır olmasa da umutlandırıcı derecede ilerlemiş bulunan Türkiye, bu projeden daha çok yararlanabilmeli. Burada, ulusal lojistik altyapı yatırımları ve işletmelerin başındakilere büyük görev düşüyor. Yatırımları dünya pazarlarına arz etmek için böylesi uluslararası platformlarda büyük fırsatlar doğmaktadır. Köprülerin limanların tünellerin yönetimlerinin, Tiflis’ten de öte Münih’te, Şangay’da ne oluyor diye bakması lazım. İki kıtayı bağlayan üç tane köprü var, tüneller, limanlar üçüncü havalimanı var... Bunları Tiflis’te Münih’te, Şangay’da anlatmak gerekmiyor mu? Artık milli bir değer olarak görülmesinde fayda bulunan logitrans’ı sormuyorum... Kaldı ki işlevi nedeniyle adı geçen ve geçmeyen pek çok lojistik alt yapı yatırımının çok daha ötesinde bir katma değer yaratma platformudur logitrans...

Ayrıca Türkiye’nin PTT’si, TCDD’si, limanları, tanıtılması gereken demiryolları var ve bunların üreteceği hizmetleri pazarlamak gerekmiyor mu? Tiflis’deki son etkinlik başlığı bir ‘kapalı oturum’a ait: Koordinasyon komitesi toplantısı... Konusu da Güney-Batı ulaştırma güzergahının gelişimi. Kimler var o komitede? Gürcistan, Azerbaycan, İran ve Polonya’nın Devlet Demiryolları...  TCDD yok…

Memlekete geri dönersek; gidemeyenlerin ayağına gelmiş, yarısı yabancı lojistik operatörlerden ve yatırımcılardan oluşan katılımcısıyla logitrans Fuarı varken özel sektöre moral ve güç verecek bir kamu gücü ve ilgisi neden bu fuarda görülmüyor? İstanbul’da gerçekleşen logitrans’ın hemen sonrasında Gürcistan’ın kendi organizasyonuna gösterdiği sahiplenmeyi ve devletinin etkili katılımını görünce bunu sormamak mümkün değil ki; bu soru yerli ve yabancı sektör temsilcilerinden de yoğun şekilde geliyor. 

 

İlker ALTUN
[email protected]

Kargohaber Dergisi (Sayı:228)

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA