22 Kasım 2024
  • İstanbul18°C
  • Ankara16°C

Ekol Lojistik Türkiye Ülke Müdürü Murat Boğ; “Tekstil ve hazır giyim sektörünün lojistik ihtiyaçları artarak çeşitleniyor.”

Türkiye’de tekstil lojistiğinin toplam lojistik faaliyetleri içinde yüzde 25 pay alan Ekol Lojistik. Hazır giyim ve konfeksiyon sektöründe son yıllarda öne çıkan trend hızlı moda.

Ekol Lojistik Türkiye Ülke Müdürü Murat Boğ; “Tekstil ve hazır giyim sektörünün lojistik  ihtiyaçları artarak çeşitleniyor.”

03 Haziran 2019 Pazartesi 10:25

Vitrinlerin sürekli olarak yeni ürünlere ev sahipliği yaptığı bu sektörde en önemli unsurlardan birisi hız haline geldi. Ekol Lojistik bu hıza ayak uydurarak pazarda daha rekabetçi fiyat ve tasarımlar sunmak için sürekli yatırım yapıyor. Ekol Lojistik Türkiye Ülke Müdürü Murat Boğ tekstil lojistiği hakkında sorularımızı cevapladı.

Türkiye tekstil sektörünün geleceğine ilişkin öngörüleriniz neler? Sektörün büyümesinde lojistik nasıl bir rol oynayacak? 

Türkiye'nin dünya ihracatında en fazla söz sahibi olduğu sektörlerden birisi tekstil ve hazır giyim. En çok istihdam ve katma değer yaratan sektörlerin ilk sıralarında tekstil ve hazır giyim yer alıyor. Günümüzde, ülkelerin sanayi stratejilerinde tekstile özel önem göstermeye başlamalarıyla birlikte, rekabet koşulları oldukça zorlaştı. Ülkemizde de bu yeni döneme uygun, özellikle yeni pazarlama açılma konusunda stratejiler geliştirilmesi gerekiyor.

Türkiye’nin tekstildeki konumu – sadece ihracatçı olarak değil hazır giyim ithalatçıları ve moda markalarının genç nüfustan beklentileri sonucu- çok güçlü. Biz de buna gümrükleme, taşıma, depolama ve katma değerli işler anlamında büyük destek veriyoruz.

Bizim gibi üçüncü parti entegre lojistik hizmetleri sunan şirketlere ve hükümetlere önemli görevler düşüyor. Daha stabil bir konjonktür sağlanabilirse, ihracatçılarımıza önemli bir destek verilmiş olacaktır. 

Tekstil sektörünün lojistik hizmet alımlarında öncelikleri neler? Lojistik hizmetlerde geliştirilmesi gereken alanlar nereler?

Tekstil ürünlerinin lojistik süreçlerinde yapılan planlamaya paralel sonuçlar önemli, moda hız demek, tekstil ürünlerinin ticari ömrü çok kısa. Tekstil lojistiğinde, planlamada dikkate alınmamış, sonradan oluşabilecek regülasyon değişiklikleri nedeniyle oluşacak zaman kayıpları sorunlara yol açıyor. Konuyu ihracat ve perakende bakış açılarıyla değerlendirdiğimizde, ürünlerin lojistik süreçlerinde leadtime artırıcı son dakika değişikliklerinin çok dikkatli yönetilmesi önemli.  

Diğer bir konu tekstil lojistiği yoğun katma değerli hizmetlerin verildiği bir alan, dolayısıyla emek yoğun. Öte yandan sezonsallık etkilerini yoğun olarak yaşayan bir sektör. Perakende odaklı bakarsak günlük bazda dahi hacimler çok büyük farklılık gösterebiliyor. Bu dalgalanmaların yönetimi tekstil perakendesinin en önemli konularından.

Tekstil sektörünün lojistik ihtiyaçları ve bu alandaki yeni trendler neler? 

Her geçen yıl pazar çeşitlenmesiyle tekstil ve hazır giyim sektörünün lojistik  ihtiyaçları da artarak çeşitleniyor. Bu alandaki en önemli eğilimin hızlı moda yaklaşımı içinde üretim ve teslim sürelerinin daha da kısalması olduğunu söyleyebiliriz. Tabii bunu yaparken de ürünün güvenli teslimatı hususunu göz ardı etmemek gerekiyor.  Kaliteli ve yüksek standartlarda üretim yapan tekstil ve hazır giyim sektörünün ürünlerinin son noktaya hızlı ve güvenilir bir şekilde teslimatı önemli. 

Lojistik sektörü tekstilde e-ticaretten yeterince pay alabiliyor mu?

Tekstil e-ticaret işlemleri 2017’den 2018’e yüzde 30’un üzerinde büyüme gösterdi. Bu yüksek büyümeyle Türkiye’de 2018 yılında e-ticaret kanalından yapılan satışlar toplam perakende satışların yüzde 5’i seviyesine ulaşabilmiştir. Bu rakam gelişmiş ülkelerde yüzde 11’in üzerindedir. Türkiye’de özellikle son yıllarda e-ticaret pazarındaki hızlı büyümenin devam edeceği beklentisindeyiz. Ekol olarak klasik e-ticaret uygulamaları, omnichannel (çok kanallı) uygulamalar, clickandcollect, market place (Pazar yeri) uygulamaları ve last mile(kargo) uygulamalarıyla  bu zincirin yönetiminde ciddi rol oynamaktayız. 

2018 yılında, EKOL’ün Logistic 4.0 felsefesi kapsamında, teknolojik üstünlük sağlayan e-ticaret alanında yatırımlarımıza devam ettik, özellikle yeni nesil last mile uygulamalarına yatırımlarımız oldu. Yeni nesil last mile uygulamaları ürünün tüketiciye ulaşmasını izlemeye ve yönlendirmeye ve son dakika değişikliklerinin yapılmasına olanak sağlıyor. Aynı şekilde iade operasyonlarında da tüketiciye büyük esneklik getiriyor.

Tekstil lojistiğinde katma değerli hizmetlerin gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Rekabetin kıyasıya yaşandığı tekstil ve moda sektöründe, doğru ürünün doğru zamanda doğru noktada olması, rekabette bir adım öne geçebilmek için altın değerinde. Hız ve maliyetin yanı sıra operasyonel süreçleri kusursuz yönetebilmek adına teknolojik altyapı çok önemli bir unsur. 

Endüstri 4.0’ın etkileri tekstil sektöründe yoğun olarak hissedilecek. Yakın gelecekte tekstil üretiminde robotik sistemlerin kullanımı yaygınlaşacak. Üretim ve tedarik akışı buna paralel Uzak Doğu’dan Avrupa ülkelerine geri dönecektir. Bu bağlamda ürünü rafa hızlı şekilde çıkarabileceğimiz yeni ürünlere odaklanmış durumdayız. Otomotiv literatüründe duymaya alışkın olduğumuz “just in time” kavramını tekstil sektörüne uyarlamak için altyapı, sistem ve ürün tasarım çalışmalarımız devam ediyor. 

Genel olarak bakıldığında Türkiye’de 2019 yılında yaşanan ekonomik gelişmeler sizi nasıl etkiliyor?

Ekonomide yaşadığımız süreç sektörümüzü etkilediği gibi şirket olarak biz de yansımalarını hissediyoruz. Piyasadaki dengesizlikler herkes gibi bizi de etkiliyor.Hem sektörümüz hem de Türkiye açısından ekonomik anlamda zor bir yıl olan 2018’in ardından seçim atmosferinde geçen 2019’da kolay geçmiyor. 

Ekonomide yaşanan dalgalanmalar neticesinde biz de bazı tedbirler almak durumunda kaldık. Verimliliği artıracak çalışmaları devreye aldık. 

Bu dönemde özellikle ithalat taşımaları için fiyat düzenlemeleri, kampanya organizasyonlarının yanında yurt dışı ofislerimizin etkinliğinin artırılmasına yönelik çalışmalarda bulunuyoruz. Belki biraz daha temkinli hareket ederek müşterilerimizin farklı ihtiyaç ve beklentilerine cevap verecek yatırımlarımızı sürdürüyoruz. 

Pazar ülkelerdeki fırsat ve riskleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’nin kendi lojistik potansiyeli ile birlikte; Karadeniz Bölgesi ve Orta Asya olmak üzere adeta merkezinde olduğu bölgenin potansiyeli de dikkate alındığında, ayrıca Batı ile Doğu arasında değişen ticari dinamikler doğrultusunda yeniden canlanma yolunda olan tarihi İpek Yolu da lojistik pazarı potansiyeline ilave edildiğinde, bu potansiyelin büyüklüğü açıkça görülüyor.

Türkiye ekonomisi için, lojistik faaliyetlerin gelişmiş düzeye ulaşması ve dünya standartlarına yaklaşması iki açıdan önem taşıyor.  Öncelikle, Türkiye sahip olduğu coğrafi konumu itibarıyla yakın çevresinde lojistik hizmeti verebilecek ülkeler bakımından tekel olacak. Bununla birlikte, barındırdığı nüfus ve sahip olduğu ekonomik güç nedeniyle lojistik hizmetlerden yararlanacak olan milli üretici ve ihracatçı fayda sağlayacak, Türk ürünlerinin dış pazarlara erişim süresi ve maliyeti azalacak. Bu durum, ihracatın ekonomik büyümenin özü olduğu düşünüldüğünde, Türkiye’nin ekonomik büyüme oranının yükselmesini ve sürdürülebilir olmasını  sağlayacak. 

Günümüzün yoğun rekabet ortamında işletmelerin varlıklarını devam ettirebilmeleri ve rekabet avantajı sağlayabilmeleri açısından ürün ve hizmetleri rakipleri açısından çok daha hızlı ve ekonomik biçimde hedef pazarlara ulaştırmaları gerekiyor.  Küresel düzeyde rekabet; şirketleri ürünlerini daha iyi yapmaya, daha hızlı hazırlamaya ve daha çabuk teslim etmeye zorluyor. 

Ayrıca uluslararası piyasalarda pazar payını koruma ve artırmada, düşük maliyetle girdi teminini, üretilen malların yine uluslararası piyasalara rekabet edebilir fiyatlarla, gecikmeden, zamanında teslimini gerekli kılıyor.  Maliyet düşürücü, kalite yükseltici, üretim arttırıcı ve pazara daha çok mamulü daha kısa sürede ve daha güvenli şekilde müşteriye ulaştırma zorunluluğu gibi etkilere sahip olan lojistik faaliyetleri, uluslararası rekabette bütün sektörler için önemli rekabet avantajı sağlıyor. Bizimde temel ilkelerimiz zaten bu yönde.

Dünya Ekonomik Forumu tarafından hazırlanan Küresel Rekabetçilik Endeksi’nde Türkiye 137 ülke arasında 2017/2018 yıllarında 53’üncü sırada yer alıyor. 

Global Rekabet Gücü Endeksi alt bileşenlerinden teknolojik altyapı ve pazar büyüklüğü, ülkelerin lojistik performanslarının belirleyicileri olduğu ve yine Global Rekabet Gücü Endeksi alt bileşenlerinden inovasyonun da ülkelerin lojistik performansları üzerinde pozitif etkisi olduğu söylenebilir. Diğer bir ifadeyle teknolojik altyapısını geliştiren, milli gelirinde AR-GE payını arttıran, katma değeri yüksek ürünler üretip ihraç eden ve ekonomisi (pazarı) büyüyen ülkelerin lojistik performanslarının artması beklenmekte. Ancak, burada karşılıklı bir etkileşim söz konusu. 

Özetle; rekabet gücü yüksek ülkelerin lojistik performanslarının yüksek olması kaçınılmazken, bir ülkenin lojistik performansının yüksek olması da rekabet gücünün yüksek olması sonucunu doğurmakta. 

Kısa ve orta vadedeki hedefleriniz neler?

Ekol, 15 ülkede kendi tesisleriyle faaliyet gösteriyor. En son faaliyet göstermeye başladığımız ülke İsveç oldu. Buradaki operasyon merkezimiz ile İskandinavya’yı; Türkiye, Orta Doğu ve Ekol’ün kendi şirketlerinin bulunduğu diğer ülkelerle yakınlaştıracağız. Bir sonraki aşamada tüm Avrupa ülkeleriyle bağlantı kurulmasını planlıyoruz. 

Ekol, 5 bin 500 araçlık öz mal filosuyla Avrupa’nın önde gelen lojistik sağlayıcıları arasında. Hedefimiz; iki yıl içerisinde 10 bin aracın üzerine çıkarak, Avrupa’da açık ara lider olmak. 

2019 yılında öncelikli hedefleriniz neler?

2018 yılını 710 milyon Avro ciro ile tamamladık. Sanayi ve ticaret sektörleri ile dış ticaretteki gelişmeler paralelinde 2019’da da benzer oranlarda büyüme öngörüyoruz. Hedefimiz; ciromuzun yüzde 20’nin üzerinde bir kısmını yurt dışındaki Ekol şirketlerinden elde etmek. 

Kontrat lojistiği iş kolumuzda da geçen yıl açtığımız 220 bin metrekarelik yatırımımız Lotus sayesinde büyümemizin yüzde 30 civarında olacağını ön görüyoruz. Kontrat lojistiğine yatırımlarımız sürecek. 2020’ye kadar depo alanımızı 1 milyon 500 bin metrekarenin üzerine çıkartmak istiyoruz.

Ayrıca en önemli yatırımlarımızdan biri olan Yalova Ro-Ro Terminali 80 bin metrekare oturum alanına sahip. Terminal 500 treyler kapasiteli inşa edildi. Yalova Ro-Ro Terminali, konumu itibarıyla ülkemizde gelişime açık tek Ro-Ro terminali. Ülkemizin dış ticaretinin sürekli arttığını biliyoruz. Bu sebeple yatırımımızın ikinci evresini daha ilk günden planlamıştık ve bu konuda hazırlıklarımıza başladık.  İkinci etapla beraber terminalimize yaklaşık 50 bin metrekare park alanı ekleyerek aynı anda 3 gemiye hizmet verecek kapasiteye ulaşacağız. Gelecekteki enerji maliyetleri ve çevresel etki azaltımı için shoreconnect (sahil bağlantısı), terminal vinci gibi yatırımları yapacağız. Bu yatırımların toplamı yaklaşık 25 milyon Avro olacak.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA