27 Kasım 2024
  • İstanbul11°C
  • Ankara2°C

Ege’nin Dünyaya Açılan Kapısı İzmir Lojistik Üssünü Bekliyor

TÜRKİYE’NİN nüfus, sanayi, ticaret, turizm ve kültür yönlerinden üçüncü büyük kenti konumunda olan İzmir, 12,012 kilometrekarelik yüzölçümüyle, Ege Bölgesi’nin (89.997 km²) yüzde 13,35’ini, Türkiye’nin (783,562 km²) ise yüzde 1,53&

Ege’nin Dünyaya Açılan Kapısı İzmir Lojistik Üssünü Bekliyor

12 Temmuz 2011 Salı 16:14

TÜRKİYE’NİN nüfus, sanayi, ticaret, turizm ve kültür yönlerinden üçüncü büyük kenti konumunda olan İzmir, 12,012 kilometrekarelik yüzölçümüyle, Ege Bölgesi’nin (89.997 km²) yüzde 13,35’ini, Türkiye’nin (783,562 km²) ise yüzde 1,53’ünü kaplıyor. Ege Bölgesi’nde bulunan sekiz şehirden biri olan İzmir tek başına bölgenin ihracatının yüzde 93’ünü, ithalatının ise yüzde 95’ini gerçekleştiriyor. İzmir Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (İZSİAD) hazırladığı ihracat raporunda İzmir’le ilgili olarak, “Bir kentin gelişmişliğini ölçen kriterlerden hangisi kullanılırsa kullanılsın, İzmir Türkiye’nin en gelişmiş üç kentinden biridir. Bazı alanlarda da ülkenin en gelişmiş kentidir” ifadesi yer alıyor.  Yine aynı raporda, TÜİK’in açıkladığı 2010 yılı ihracat rakamlarının İzmir açısından oldukça kötü bir tablo ortaya koyduğu ve İzmir’in 3’üncü sıradaki yerini Kocaeli’ne kaptırarak en çok ihracat yapan iller sıralamasında bir basamak gerileyerek 4’üncü sırada olduğu da belirtilerek bu duruma kafa yorulması gerektiği ifade ediliyor.

2010’da ihracatta, Türkiye ortalamasını yakalayamayan İzmir’in bir önceki yıla göre ihracat artış oranı yüzde 9.15’te kaldı. Kocaeli bir önceki yıla göre ihracatını yüzde 108 artırarak İzmir’i geçti. 2009 yılında toplam 6 milyar 118 milyon 729 bin dolar ihracat gerçekleştiren İzmirli ihracatçılar, 2010 yılında ise 6 milyar 678 milyon 847 bin ihracat yaptılar. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana ihracat rakamları açısından Türkiye’nin 2’nci ili olan İzmir için ihracat sıralamasında geriye gitme eğilimi 2001 yılında başladı. 2001 yılında Bursa, İzmir’i geride bırakarak ihracat sıralamasında 2’nci sıraya yerleşti. Söz konusu raporda, “İzmir’in son 15 yılda Türkiye ortalamasını yakalayamayan ihracat artış oranı İzmir adına geleceğe dair olumlu beklentilerimizi engelliyor. İhracat artış oranında sürekli geride kalan İzmir, arkadan gelen iller için kolay rakip görünümü çiziyor. Her ne kadar ihracat rakamının büyüklüğü İzmir’e görece bir avantaj sağlıyorsa da zaman içinde daha hızlı büyüyen, daha yavaş büyüyeni bir noktada yakalıyor. Sorun sadece ne kadar zaman sonra gerçekleşeceği” saptaması yapılıyor.İzmir’de lojistik sektörünün genel görünümüne bakıldığında ise İzmir Kalkınma Ajansı’nın hazırladığı ‘İzmir’de Lojistik Sektörünün Mevcut Durumu ve Gelişme Potansiyeli’ adlı rapora göre İzmir ve çevresinde lojistik aktivitelere yoğun ve sürekli olarak ihtiyaç duyulan belli başlı bölgeler bulunduğu belirtilerek, bu bölgeler, organize sanayi bölgeleri (Başta Aliağa ve İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgeleri), şehrin çevresinde doğal bir gelişim içinde oluşan sanayi bölgeleri (Torbalı, Kemalpaşa) ve Ege Serbest Bölgesi olarak sıralanıyor. 1990 yılından beri faaliyette olan İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi, 7.500.000 m² alana yayılmış bir bölge durumunda. İAOSB sınırlarında üretim yapmakta olan 500 firmadan 200’ü üretimden ihracat yapıyor. Bölgede yabancı sermayeli 15 şirket buluuyor. İAOSB şehrin önemli noktalarına mesafeleri açısından oldukça dengeli ve avantajlıdır; şehir merkezine 25 km, Adnan Menderes Havaalanı’na 35 km, İzmir Limanı’na ise 20 km uzaklıkta konumlanmış durumda” deniliyor.  Türkiye’nin üçüncü büyük şehri olan İzmir’de ticaretin büyük bir kısmı denizyolu taşımacılığı ile sağlanıyor. İzmir, ihracatının yüzde 91’ini denizyolu ile yapıyor ve İzmir Limanı Türkiye’nin başta gelen konteyner limanları arasında yer alıyor. Türkiye’nin en büyük konteyner limanlarından birine sahip olması, kentte bulunan yüksekokul ve üniversiteler sayesinde iyi yetişmiş insan gücünü barındırması, lojistik alanında faaliyet gösteren yerli ve yabancı birçok firmaya ev sahipliği yapması, Ege denizi, Akdeniz ve Karadeniz’in kesiştiği bir noktada konumlanmış olması İzmir’in önemli artıları olarak sıralanıyor. İç pazara yakın oluşu, özellikle tarım, sanayi ve maden üretimi merkezleri olan Manisa, Aydın, Denizli, Kütahya, Bursa, Uşak illerine yakın olması, gümrük şirketlerinin limanların etrafında konumlanmış olması da diğer olumlu özellikler olarak sıralamak mümkün.Henüz bir lojistik bir köye sahip olmaması, karayolu ve demiryolu ağlarının yetersizliği, lojistik sahaların İzmir ili çevresine yayılması (Çandarlı, Bornova Işıkkent, Pınarbaşı, Torbalı, Kemalpaşa), bölgedeki demiryolu ağlarının, kara ve denizyollarına paralel olarak gelişmemesi, İzmirAnkara ve İzmirİstanbul otoyol bağlantılarının halen tamamlanmamış olması ise İzmir’in çözülmesi gereken sorunlarını oluşturuyor. Uluslararası firmaların Türkiye’ye yatırım yaparken ilk tercih ettikleri illerden biri olması, İzmir’in önemli bir lojistik üs olması için bir lojistik köy kurulması planlanması, halen devam eden İzmir-İstanbul, İzmir-Ankara, İzmir-Çanakkale otoyol projeleri, Kuzey Ege Çandarlı Limanı projesinin faaliyete geçmesinin beklenmesi ise İzmir’in fırsatları olarak sıralanıyor.  İzmir’in önemli özelliklerinden biri de Çeşme Limanı’ndan Trieste’ye yönelik yapılan RO-RO seferleri. İzmir’in dünyaya açılan kapısı konumundaki bu hatta haftada üç gemi sefer yapıyor ve yılda karşılıklı olarak toplam 40 bine yakın treyler taşınıyor. RO-RO seferiyle İzmir ve hinterlandındaki illerin ihraç yükleri başta Avrupa Birliği (AB) ülkeleri olmak üzere diğer ülkelere ulaştırılıyor. Örneğin 2010 yılında ihraç yükü taşıyan toplam 19 bin 503 treyler bu hattaki RORO gemileriyle taşındı. Aynı yıl ithal yük taşıyan 15 bin 669 treyler de Trieste’den Çeşme’ye ulaştırıldı.


İzmirli taşımacılara göre İzmir’deki dağınıklığı toparlayacak

İzmir’deki uluslararası taşımacılık faaliyetlerinde karşılaşılan sorunlara gelince, sektörde yaşanan genel sıkıntılar İzmir için de geçerli. Örneğin İzmirli taşımacıların, en büyük sorun olarak gösterilen henüz bir lojistik üssün kurulmuş olmaması. Bu eksikliğin ortaya çıkardığı en önemli sorun kentte yaşanan trafik karmaşası. İzmir’de gecede en az 4 bin kamyonun şehir içinde konaklaması tır parklarını önemli bir sorun haline getiriyor. Bu sorunun giderilmesi için belirli önlemlerin alınması gerektiği ifade ediliyor. Girişçıkış yapan treylerlere ilçe belediyelerince belirli alanların gösterilmesinin, ruhsatsız konteyner depolama alanı ve treyler garajlarının çoğalmasını ve alanların imar planında yeşil alan olarak belirlenen yerlerde faaliyet göstermesini engelleyeceğine işaret edilerek, şehir merkezindeki artan konteyner depolama alanlarının ve treyler garajlarının şehir trafiğine uygun olarak düzenlenmesinin de büyük ihtiyaç olduğu belirtiliyor. Yörede faaliyet gösteren nakliyecilerden Ergün Kaygan (İZTAŞ), İzmir’de nakliyecilerin Manisa, Urla, Çeşme, Menemen, Kemalpaşa ve Çiğli’de faaliyet gösterdiğini ve dağınık durumda olduğunu, İzmir’e yapılacak bir lojistik köyün bu dağınıklığı önleyeceğini belirterek, “İzmir’in en büyük sorunu lojistik üs sorunu, TIR parkı sorunu, TIR parklarının bir arada olmaması kesinlikle birinci derecede sorun. Belirli bir noktada konuşlanamıyoruz. Kent içinde TIR’ları dolaştırıyoruz ve kent trafiğini de olumsuz etkiliyor” diyor. Kemalpaşa’nın Organize Sanayi Bölgesi’ne yakınlığı nedeniyle lojistik üs için uygun bölge olarak değerlendirildiğini söyleyen Kaygan, şöyle devam ediyor: “İhracat ve ihracatla bağlantılı en uygun bölge Kemalpaşa. Ama bu konuda ciddi bir adım atılmadığı kanaatindeyiz. Sanırım yeterli kaynak bulunamadı. İzmir’deki nakliyecilerin tek başına böyle bir üssü kurmak için ekonomik gücü yok düşüncesindeyim. Araç sayısı 150-200 tane olan nakliyecilere ihtiyaç var.”Bir başka taşımacı firmanın yetkilisi Ünal Karaatlı ise (Orient Freight Group) yetki belgesiz çalışanların yarattığı haksız rekabet sorununu dile getiriyor. Kendilerinin Karayolu Taşıma Kanunu ve Yönetmeliği’nin gereği olarak R2 Yetki Belgesi kapsamında faaliyet gösterdiğini ifade eden Karaaltı, yetki belgesiz çalışanları ‘ehliyetsiz olarak taşıt kullananlara’ benzetiyor. Yeterince denetim yapılmadığından yakınan Ünal Karaaltı, “Bize bu gibi çalışanları şikayet edin deniliyor ama biz işimizi gücümüzü bırakıp, şikayet etmeyle uğraşamayız. Benim işim müşterime hizmet vermek, ticaret yapmak. Bu sorunu çözmek için Ulaştırma Bakanlığı ile Gümrük Müsteşarlığı işbirliği yapabilir.” diyor. Bu arada Ünal Karaaltı da İzmir’deki TIR parkı sorununa değiniyor ve ciddi anlamda bir lojistik üs olmasa da büyük bir TIR parkına ihtiyaç olduğunu kaydediyor.  İzmir Ekonomi Üniversitesi Rektör Yardımcısı Tunçdan Baltacıoğlu da İzmir’e lojistik köy kurulması için ciddi bir devlet desteğine ihtiyaç olduğunu belirterek, gerekçesini şöyle açıklıyor: “İzmir’deki araziler çok tapulu. Ankara’daki gibi kamu arazisi yok. Özel araziler de lojistik köy kurulması için çok değerli. Bir kamulaştırma yapılarak çok ortaklı bir sistemle kurulabilir. Avrupa’da örnekleri var. Herkesin paydaş olduğu bir yapı kurulabilir. Kurulacak lojistik köyün en az 2 milyon metrekare olması lazım. Ege’de kuzey ve güney akslarında iki tane köy yapılabilir. Demiryolu, havayolu ve denizyolu bağlantısı olması lazım. Bunların olmadığı bir yerde yapılırsa yanlış olur.”

UKAT İzmirli taşımacıların sorunlarını çözmek için uğraş veriyor

Bölgesel bir dernek konumunda olan İzmirli uluslararası taşımacıların çatı örgütü Uluslararası Karayolu ile Yük Taşımacıları ve Acente Sahipleri Derneği (UKAT) 1990 yılından bu yana faaliyet gösteriyor ve yöredeki taşımacıların sorunlarının çözümü için uğraş veriyor. Bünyesinde nakliyecileri, forwarderları, gümrük müşavirlerini toplayan derneğin üye sayısı 174’e ulaşmış durumda. Eğitim faaliyetlerine ağırlık verin UKAT’ın 2011 yılı programında; CMR Konvansiyonu ve sigortası, INCOTERMS, dış ticarette teslim şekilleri, ADR, lojistik sektöründe etkin satış ve pazarlama teknikleri, filo yönetimi, sürücü dökümantasyon, gümrükleme ve güzergah eğitimleri bulunuyor. Uluslararası Karayolu ile Yük Taşımacıları ve Acente Sahipleri Derneği (UKAT) Başkanı İdris Şendil, Başkan Yardımcısı Hakan Erdem, Yönetim Danışmanı Nazmi Özcan, İzmir’deki uluslararası taşımacılık ve sorunlarına geçmeden önce UKAT’ın kuruluş amacını ve faaliyetlerini anlatıyor. UKAT’ın bölgesel bir dernek olduğunu söyleyen Şendil kuruluş amacını ise “Diğer uluslararası derneklerin bölge nakliyecisine yeterli hizmeti getirememesi” olarak özetliyor. Ege Bölgesi’nde ciddi bir ihracat potansiyeli olduğunu kaydeden Şendil, şunları söylüyor: “İhracat ve taşımacılık söz konusu olduğunda olaya sadece İzmir olarak bakmıyoruz. İzmir, Manisa, Denizli, Aydın hatta Balıkesir, Afyon ve Muğla’yı da katıyoruz. Bu illerdeki ihraç yüklerinin önemli miktarını Ege Bölgesi’ndeki nakliyeciler taşıyor. Son 10 yılda İstanbul başta olmak üzere diğer illerden gelen nakliyeci meslektaşlarımız burada ciddi yapılanmalara gittiler ve ofislerini açtılar. Bir kısmı depo ve antreposunu da açtı. Dolayısıyla dışarıdan gelen nakliyeci Ege Bölgesi’ndeki nakliye pastasından ciddi bir pay alıyor. Ama İzmirli nakliyeciler de boş durmuyor, elinden geleni yapıyor. İzmirli nakliyeci arkadaşlarımız arasında deposunu, antreposunu, yurtdışı ofislerini açmış, araç sayısını artırıp filosunu gençleştirmiş birçok nakliyeci dostumuz ve üyemiz var.”Dışarıdan gelen nakliyecilerin rekabeti körüklediğini söyleyen Şendil, bu durumdan şikayetçi değil. Rekabetin kendilerini geliştirmeye katkı sağladığını, kaliteyi artırdığını ve rekabetten çekinmediklerini belirterek, “Kendimize göre üzerimize düşeni yapıyoruz” diyor. Şendil, İzmir’de global düzeyde lojistik hizmet sağlayan firma sayısının sınırlı olduğunu belirterek, şunları söylüyor: “Bölgemizin taşımacı firmaları ağırlıklı olarak ‘nakliyecilik’ yapıyor. Antrepo işletenler biraz daha lojistik boyutuyla devam ediyorlar. Limandan fabrikaya fabrikadan limana konteyner taşımacılığı, kapıdan yurtdışına uluslararası nakliye, bir de varsa antrepodan fabrikaya taşımacılık var.”2011 yılında güç birliği yapmayı da hedeflediklerini söyleyen Şendil, “2011 yılında temel hedefimiz; Ege Bölgesi nakliye ve forwarder firmalarının ortaklığı ile güç birliğini sağlayacak şirketleşmeyi, UKAT A.Ş.’yi gerçekleştirmektir. İkinci hedefimiz ise dernek bünyesinde bir eğitim merkezi oluşturmaktır” diyor.

Dünyanın en büyük konteyner limanı İzmir’de inşa edilecek

İzmirli taşımacıların ihtiyaç duyduğu lojistik üs ya da üsler ne zaman faaliyete geçer bilinmez ama geçtiğimiz günlerde temeli atılan Kuzey Ege Çandarlı Limanı’nın lojistik altyapıya önemli katkı sağlayacağı ifade ediliyor. Tamamlandığında 12 milyon konteyner kapasitesi ile dünyanın en büyük 10 limanı arasına girecek olan Kuzey Ege Çandarlı Limanı’nın Türkiye’nin en büyük, dünyanın ise ilk 10 limanı arasına girmesi planlanıyor. Türkiye’nin şu anki yıllık konteyner kapasitesi 6 milyon ton.Proje kapsamında bin 800 metre uzunluğunda dalga kı-ran inşa edilecek. Projenin bu aşamasından sonra yap-işlet devret modeli ile devam edecek. Limanın 230 milyon 500 bin TL’ye mal olmasını ve 900 günde tamamlanmasını hedefliyor. Bu arada gelecekte İzmir’in sektörde oynayacağı role de değinmek gerekiyor. Konuyla ilgili olarak İzmir Kalkınma Ajansı’nın hazırladığı lojistik raporu bu konuda ipuçları veriyor. Söz konusu rapora göre; Mersin Limanı’nın Asya ile ticarette önemli bir üs haline gelmesi, İzmir’i daha çok Avrupa ve Akdeniz ülkeleri ile gerçekleştirilecek ticarete ve buna bağlı lojistik faaliyetlere yoğunlaştıracağı tahmin edildiği belirtiliyor. Bu noktada ayrıca İzmir’e bir lojistik köy kurulması, Çandarlı Limanı’nın faaliyete geçmesi, Alsancak Limanı’nın yapısal olarak iyileştirilmesi, sektör için en önemli itici güçler olacağı ifade ediliyor.

Tarımsal sektöre dayalıdış ticaret depo ve antrepo ihtiyacını artıracak

Tarımsal sektöre dayalı dış ticaretin ve buna bağlı lojistik faaliyetlerin sektör payının artması; İzmir’deki yüksek kapasiteli, teknoloji kullanımının üst düzeyde olduğu depo-antrepo ihtiyacını da artırması bekleniyor. Söz konusu ihtiyacın karşılanması için yeni yatırımların yapılmasının beklendiğinin de belirtildiği raporda şu ifadeler yer alıyor: “İzmir; konumu, sahip olduğu beşeri sermayesi ve doğal özellikleri ile lojistik üs olmak için gerekli potansiyele sahiptir. Ancak yine açık olarak İzmir bu potansiyelini henüz gerçekleştirememektedir. Bu konuda kamu, özel sektör dahil tüm sektör oyuncularına önemli görevler düşmektedir. İzmir Limanı hem Ege Bölgesi hem de Türkiye için çok önemli bir ticaret ağına sahiptir. Bilindiği gibi, ülkemizde limanlar kamunun elindedir. Kamunun işlettiği limanlar teknolojik gelişmeleri takip edememekte, daha fazla bürokratik işlemler gerektirmekte ve müşteri taleplerine cevap verebilmede fazla etkin olamamaktadır. Bu nedenle, İzmir Limanı başta olmak üzere limanların teknolojik gelişmelere ayak uydurmasının sağlanması liman operasyonlarının etkinlik ve verimlilik hızını arttıracaktır. İzmir’in lojistik üs olabilmesi için, İzmir’e yatırım yapacak yerli ve yabancı şirketler, hem İzmir’in hem de sektörün sorunlarını iyi bilmeli ona göre bir plan yaparak yatırımı başlatmalıdırlar. İzmir’in zayıf yanları ve tehditleri yatırım yapılarak önemli ölçüde güçlü yanlara ve fırsatlara dönüştürülebilecektir. Neticede; dış ticaret rakamlarında yaşanan artış, lojistik sektörünün de dünyada ve ülkemizde artan önemini açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Lojistik sektörünün dış ticaret için önemini de göz önüne alarak, İzmir’in Avrupa, Asya ve Orta Doğu ile bağlantılı karayollarına sahip olması, deniz taşımacılığında da avantajlı bir konum-da bulunması gelecek yıllarda İzmir’i lojistik sektörün-de Dünya devletleriyle rekabet edebilecek konuma taşıyacaktır.”

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA