Ticari araç endüstrisi, üretim yaptığı her alanda ve anlamda üstün performansa dayalı verimliliğe odaklandı. Enerji ve çevre başta olmak üzere, toplam satın alma maliyetleri, yatırım ve finansman olanakları, erişilebilirlik, sürdürülebilirlik kaygıları verimlilik hesaplarını kökünden değiştiriyor. Bu kaygıları attığı her adımda gözeten ticari taşıt endüstrisi kadar, lojistik hizmet üretenler de tedariklerini gerçekleştirirken tercihlerini buna göre yapıyor. Son dönemde gerçekleşen uluslararası etkinliklerde bu durum daha fazla öne çıkıyor.

Gerçekleştirilen konferanslar, eğitim seminerleri, paneller gibi görece daha kısa süreli ve hızlı etkinlikler kadar süreli yayınlar, periyodik olarak tekrarlanan fuarlar da farklı seslerin çıktığı, değişik renklerin görüldüğü alanlar olmaktan çok ortak kaygıların ve beklentilerin dile getirildiği alanlara dönüştü. Beklentiler kadar çözümler de benzeşmeye başladı. Daha doğrusu, farklılıklar çok küçük ayrıntılarla elde edilmeye çalışılıyor.

Her biri kendi alanının uzmanı mühendisler sanayi ürününde hangi incelikte çalışıyorsa hizmet alanının mühendisleri de aynı ölçüde hassas çizgilerle yol saptıyor. Atılan adımlar, yaşanan andan en uzun zamana kadarki tüm süreçleri hesaba katana yarıyor.

Artık hizmette de üründe de ‘sadık müşteri’ tavrı değişiyor. Müşteri, kurumdan ve markadan çok ürüne karşı ilgili ya da ilgisiz kalıyor. Bu gerçeği fark edenlerin, ürünlerini, markadan da kurumdan da daha fazla öne çıkardığına tanık oluyoruz.

Müşteriyi, ürettiği hizmeti, markayı, kurumu hep birlikte korumak, geliştirmek ayrı bir uzmanlık alanı durumuna geldi. Bilinçli, uzun vadeli, sağlam öngörüler oluşturmak için kişiler ve kurumlar kadar ülkeler de yoğun çabalar içerisine giriyor. Eylül başındaki Ulaştırma Şurası da ulusal ölçekteki bu çabalardan biri.

Türkiye’nin 2023-2035 vizyonunu saptamaya yönelik bu çalışma için 70 ülkeden ilgili bakanlar davetli. Ulaştırmanın her alanında; rekabet halinde olduğu ülkelerin yıllarca gerisinde kalmış bir ülke için rekabetçi politikalar üretmek, üstyapı ve altyapı oluşturmak kolay değil. Yeni yollar, yeni yöntemler, yeni politikalar için gerçekten de artık çok çok fazla kafa yormak gerekiyor. Yoksa kimse kimseye boşuna ekmek vermiyor.

İlker ALTUN 
ilker@aysberg.com