müşteriye zamanında ve hasarsız teslimata çok önem verdiklerini vurgulayarak rekabet ortamında maliyetleri düşürecek tedarikçilerin de tercihlerinde önemli bir kriter olduğunun altını çizdi.

Arçelik’in toplam harcamaları içerisinde lojistiğin payının yüzde 10 civarında olduğunu ifade eden Hanife Aktunç, “Günümüzde müşteriye zamanında ve hasarsız teslim çok önemli. Öncelikle bu şartları sağlayacak tedarikçi arayışındayız. Aynı zamanda amacımız, günümüz rekabet ortamında maliyetleri düşürmek. Tedarikçileri seçerken, ihalelere girerken öncelikle bu şartları yerine getirmelerini bekliyoruz. Bizim eşyalarımız hacim olarak çok yer kapladığı için, bir cep telefonu gibi küçük adetlerde konteyner sevkiyatı değil de çok hacimli sevkiyat gerektiriyor. Dolayısıyla bizim için en önemli şey, düşük maliyetli sevkiyat” diye konuştu.

İhracat pazarları ile ilgili bilgi veren Aktunç, özellikle Avrupa’da çok güçlü olduklarını vurgularken, İngiltere pazarında ise bir numara olduklarını aktardı. “Sevkiyatların yarıya yakını İngiltere’ye yapılıyor. Ardından Fransa ve tüm Avrupa ülkeleri geliyor. Beko markası ile Avrupa’da çok bilinen bir markayız. Grundig ile de anılıyoruz. Arçelik yurtiçi markamız” diyen Hanife Aktunç, Avrupa teslimatlarının tek hub üzerinden yapılmadığını kaydederek, “İngiltere, Fransa gibi Avrupa ülkelerinde ‘subsidiary’ dediğimiz kendi satış şirketlerimiz var. Onlar üzerinden direkt müşterilere sevkiyatlar yapıyoruz. Aynı yerlerde depolarımız var. Yüzde 20 civarında sevkiyatı depolara yapıp oralardan son müşteriye ihtiyaç doğrultusunda parti parti sevkiyat gerçekleştiriyoruz. Yeni hub’ler ile ilgili de tabii ki çalışmalar yapılıyor. Böyle bir departmanımız var. Cost-effective nereden nereye götürebiliriz, neler yapabiliriz, ne yenilikler var? Bunları araştıran bir ekibimiz var. Ama şu anda proje, hayata geçmiş bir hub’ımız yok” şeklinde açıklama yaptı. 

“Lojistiğin tüm adımlarını kendi bünyemizde yapıyoruz”

Tedarik zincirinin hangi kısımlarını outsource ettiklerini ve ne kadarını kendi içlerinde (inhouse) çözdüklerini sorduğumuz Hanife Aktunç, Arçelik’te tedarik zinciri direktörlüğü adı altında bir yapılanmadan söz ederek şunları söyledi: “İthalatta gümrükleme dahil lojistiğin tüm adımlarını kendi bünyemizde yapıyoruz. Kendi depolarımız dışında outsource ettiğimiz depolar var. Outsource ettiğimiz depolarda bile kendi personelimizi istihdam ediyoruz. Nakliyede kiralık araçlar kullanıyoruz. Ama yönetim tamamen kendimize ait, kiraladığımız depolarda da kendi personelimiz çalışıyor. Özellikle yönetim anlamında outsource ettiğiniz lojistik hizmet yok. Ama yurtdışında departmanımız çalışmalar yapıyor. Nerede depo yapabiliriz, nereden nereye dağıtım yapabiliriz… Çünkü Arçelik Türk şirketi ama global bir firma. Birçok yerde fabrika satın alıyor, üretim yapıyor. Sadece ihracat -ithalat değil, çok büyük oranda trans-ticaret yapıyor. Dolayısıyla aslında dünya küçük, Arçelik de onun içinde çok büyük bir oyuncu. Daha az maliyetle nerede ne yapabiliriz, bunların araştırması her zaman yapılıyor.”

Bugünkü yapıda lojistik hizmetleri inhouse çözdüklerini ancak bunun lojistiğin yarın tamamen outsource olmayacağı anlamına da gelmediğini vurgulayan Aktunç, “Artık 4PL lojistik denilen olgular da var. Bugünkü şartlarda bu şekilde çalışıyoruz ama yarın öbür gün ne getirir bilmiyoruz. İleride maliyet tasarrufu sağlayacağı yüzde 100 kanıtlanır ve altyapı da buna göre uydurulursa, tabii ki outsource da edilebilir. Arçelik çok büyük bir yapı ve değişimler çok çabuk olmuyor bazı kararlar hemen alınamıyor” dedi.

Dünyanın birçok ülkesinde ve şehrinde hem satış ofisleri hem üretim ofisleri olan Arçelik’in bölge kültürünü ve ihtiyaçlarını değerlendirdiğini söyleyen Hanife Aktunç, Türkiye’den expat göndermekle birlikte Fransa’da çalışanların büyük çoğunluğunun Fransız vatandaşı olduğunu kaydetti. Aktunç, Afrika’da yeni aldıkları şirket olan Defy’nin kendi kontrollerinde olmakla birlikte çalışanların Afrikalı olduğunu bölgenin kültürünü benimseyip çalışma şartlarına ayak uydurduklarını vurguladı.