23 Kasım 2024
  • İstanbul19°C
  • Ankara12°C

Yarının Yüklerini Kimler Nasıl Taşıyacak?

Ticari araç patronları “Sadece araç üreticisi değil lojistik ekosistemin önemli bir oyuncusuyuz” diyor

Yarının Yüklerini Kimler Nasıl Taşıyacak?

06 Ağustos 2018 Pazartesi 16:49

VDA toplantılarının en merakla beklenen bölümü olan panel oturumunda bu yıl; ‘Yarının sürüşü - sürdürülebilir, etkin ve akıllı taşımacılık ve lojistik’ konusu tartışıldı. Oturum konukları Daimler Yönetim Kurulu Başkanı Martin Daum, Volkswagen Truck & Bus CEO’su Andreas Renschler, Schmitz Cargobull Yönetim Kurulu Başkanı Andreas Schmitz ve Alman taşımacılık ve lojistik operatörü Wiedmann & Winz CEO’su Micha Lege oldu.

Renschler: “Gerçekçi olmayan emisyon hedefleri taşımacılık maliyetlerini arttırır”

Panel oturumunun öncelikli konusu, karbondioksit oranlarının azaltılmasına yönelik hedeflerin fazla iddialı olmasıydı. Bunun taşımacılık dünyasına ne şekilde yansıyacağına ilişkin soruya yanıt veren Daum, AB komisyonunun belirlediği değerler konusunda endişeleri bulunduğunu ve bu oranları tutturmanın son derece zor olduğunu söylerken Renschler, bazı konuların tam olarak anlaşılmadığını, yönetmeliklerin taşımacılık maliyetlerini önemli oranda arttıracağını söyledi. Bu oranların yakalanabilmesi için mutlaka teknolojik anlamda çözümler üretilebileceğini söylen Renschler, “Ancak bunun anlamı olup olmadığına ve maliyetlerine bakmak lazım. Geliştirme safhasındaki maliyetler, taşıma maliyetlerini de yukarı çekecek ve sonuçta bu da tüm ekonomi için bir engel teşkil edecektir. Yollardaki herkesin bu konuda bir fikri var; ticari araçlar için de aynı yönetmelikler uygulansın istiyorlar. Ancak yolda giden beton kamyonu ile çekici-treyler kombinasyonu arasındaki farkın algılanamıyor olması çok çarpıcı. Ekolojiye ve taşıma maliyetleri açısından uygunluğa bakılması gerekir,” dedi. Renschler, uzun yolda kullanılacak bir elektrikli kamyonun bir yıl boyunca bir ailenin kullanacağından daha fazla elektriğe gereksinim duyacak olması konusunda da şunları söyledi; “Çin’e bakıyoruz ve elektromobiliteden söz ediyoruz. İnsanların aklına bu takılıyor. Onlar bunu teşvik ediyorlar, pazara teşvikler veriyorlar ama Almanya’da ve Avrupa’da durum böyle değil, bizim fırsatlarımız çok daha kısıtlı. Diğer yandan onların nükleer enerji santralleri var. Bu arada endüstrinin karbondioksit ve emisyon oranlarının azaltılmasında son 15 yılda elde ettiği başarılara bakarsanız bunları yönetmelik olmaksızın yaptığımızı göreceksiniz çünkü en iyi yönetmelik ürünün kendisidir. Yönetmelikler iyidir ama bunların endüstriye ve endüstrinin çözümlerine uyumlu olması gerekir. Vizyon sahibi olmak da harikadır ama gerçekçi olmalıyız. Bu konuda normal fikirlere sahip olmadığımızı düşünüyorum, sonra da lojistik maliyetler artınca şaşırıyoruz.” Bu konuda toplantıya katılan bir gazeteciden gelen “Brüksel’de bu hedefler belirlenirken sizler de masada oturup lobi yapmıyor muydunuz? Şimdi tüm endüstriyi gerçekçi olmayan hedeflere sürükleyen üçüncü güç nedir?” sorusuna Renschler’in verdiği yanıt şöyle oldu: “Bazen biz de başarısız olabiliyoruz. ‘Sizin de orada sözünüz geçiyor, konuşmaların, tartışmaların bir parçasısınız’ demek hoş ama işler böyle yürümüyor. Taşımacılık endüstrisi onların odağında değil. Yolcu araçları ile aynı kefeye koyuyorlar. Burada ya siyah ya beyaz durumu var. Şunu kabul etmek zorundayız; taşımacılık her toplum için en önemli şeydir ve bazı tuhaf insanların korumacılık veya her ne olursa olsun başka yaklaşımları ile engellenemez,” şeklinde yanıtladı.

Yarının Yüklerini Kimler Nasıl Taşıyacak?

Treyler endüstrisi ev ödevini yapıyor

Emisyon oranlarının azaltılmasında treyler üreticilerinin üzerine düşeni yaptığını söyleyen Schmitz, “Konuya sadece yönetmelikler açısından bakarsak sadece kilometre başına karbondioksit salınımını azaltmak anlamına gelir ki bu da son derece zor. Ama bakış açımızı geliştirip treylerler için telematik çözümleri nasıl geliştiririz diye bakarsak durum değişir. Treylerlerin ağırlığını azaltırsak elbette daha fazla kargo taşınabilir. Bu maliyetlerin azalması anlamına gelir ki maliyetlerin azalması da otomatik olarak birim başına tüketimin düşmesidir. Ayrıca daha iyi yalıtım sunabiliyoruz. Sürekli olarak bunlar üzerinde çalışıyoruz çünkü müşteri her durumda maliyetleri azaltıcı tedbirler talep ediyor. Politikacılar ve yönetmelikler açısından bakarsak, biz ev ödevimizi yapacağız. Gelecekte daha çok çalışmamız gerekecek ve bizim endüstrimiz aslında bunu yapıyor.” Treyler endüstrisinin bir başka önemli oyuncusu Schmitz Cargobull’un Yönetim Kurulu Başkanı Andreas Schmitz de akıllı treylerlere değindi. “Bundan birkaç yıl önce pazara akıllı treylerleri sunduk. Bu römorklarda internet bağlantısı var;  taşınan malın niteliği, ısının daima uygun seviyede olması gibi bilgilere sürekli olarak erişim mümkün. Böylece lojistik operatörler ve onların müşterileri kendi işlerinde daha etkin olabiliyorlar. Bu aynı zamanda karbondioksit emisyonlarını da düşürmek anlamına geliyor. Ağ bağlantılı kamyon ve treylerler de giderek artıyor,” diyen Schmitz, treylerin tek başına akıllı olmanın ötesinde aynı zamanda müşteriler, yükleyiciler ve göndericiler ile ağ üzerinden bağlantılı durumda olduğunu söyledi. Dijitalleşmenin lojistik operatörler üzerindeki etkilerini değerlendiren Lege de, “2000 yılından bu yana dijitalleşme konusu gündemimizde. Araçtan teknik bilgiyi alarak şoför konusunda değerlendirme yapan ilk şirketiz. Bugünlerde fırsatlar çok daha fazla ve taşıma zincirinin tamamını dijitalleştirmek mümkün. Araçların ağ üzerinden birbirine bağlanması çok büyük bir gelişme. Bu, boş seferleri önleyeceği gibi CO2 emisyonlarının azaltılmasına da katkı sağlayacaktır,” şeklinde konuştu. Lege, gelecekte yüklerinin bir kısmının şoförsüz araçlarda taşınması konusunda ne düşündüğüne ilişkin soruya da şöyle yanıt verdi: “Tamamen olmasa da kısmen bu şekilde taşımalar geleceğin bir parçası olacak. Otonom çekicilerin tamamen profesyonel şoförlerin görevini yapacağını söylemek yanlış olur çünkü çok ilerleme sağlandığı doğru ama otonom çekicilerde de her zaman şoför olacaktır. 30-40 yıldır otomatik pilotlar ile uçuyoruz ama kimse bunun otomatik olarak yapılması konusunda endişe duymuyor. Çekicilerde de endişelenmeye gerek olmadığını düşünüyorum. İlerde çekiciler ilginç çalışma mekanları olacak.”

Şoförlük mesleği ortadan kalkacak mı?

Otonom çekiciler ile birlikte akıllara gelen ‘bu akıllı araçlar şoförlerin mesleğini elinden mi alacak’ sorusu panel oturumunda da tartışıldı. Özellikle uzun yıllardır şoför sıkıntısı yaşanan Avrupa’da gündemdeki başlığı değiştiren bu konuda radikal yorumda bulunan Daum, “Her şeyden önce önde giden bir kafa var. Şoför bunun hızlanmasını ve durdurulmasını sağlıyor. Bugün otomatik çekiciler ile bir insanın yapabileceğinden daha efektif şekilde hızlanıp daha güvenli biçimde fren yapabiliyoruz. Yanal sapmalar çok daha önemli çünkü yolun uzunluğu elbette genişliğinden daha fazla. 60 cm.’lik mesafeler kontrolü sağlamada güçlük yaratacaktır. En büyük tehdit, yoldaki çok sayıda beklenmeyen olay olacaktır. İnsan, bir araçta konumlandırılabilecek uzak ara en iyi bilgisayardır. Sorunları tamamen güvenli şekilde çözebilmek üstesinden gelinmesi gereken en önemli konu olacak,” dedi. Otomatik sistemlerin şoförler tarafından devre dışı bırakılması riskine ilişkin olarak da Renschler, sürüş yardım sistemlerinin kazasız seyri hedeflediğini hatırlatarak bunu her zaman suiistimal edecek insanların olabileceğini söyledi. Araçlardaki bazı sistemlerin kapatılabilir olacağını ancak acil durumlarda çalışmaya devam edecek sistemler geliştirmek üzere çalışmalarının sürdüğünü anlatan Renschler, 1-4 arası seviyelerde otomatik araçların bir süredir kullanılmakta olduğunu da hatırlattı. “Bana göre en önemli şey, şoförün görev tanımının değişecek olması. Otomatik pilotta olduğu gibi, şoför de sonuçta sistemin kontrolünü elinde tutacak ancak lojistik, yükün optimize edilmesi, yükleme ve boşaltma gibi konularda farklı görevleri olacak. Şoförlük mesleği tamamen değişecek ve aynı zamanda daha cazip hale gelecek. Bizler de şoför sıkıntısı çekmekten kurtulacağız. Kesin olan bir şey var ki; onyıllar boyunca daha şoförlere ihtiyacımız olacak,” diyen Renschler otomatik pilot benzetmesini çok beğendiğini ekledi. Daum ise bu benzetmeye, “Hava trafiğinin otomatikleştirilmesinin daha kolay olduğunu düşünüyorum çünkü orada üç boyutlu bir alandan söz ediyoruz. Sağa, sola, yukarı ve aşağı gidebilirsiniz ve iki boyutlu yol şartları ile karşılaştırırsanız oldukça boş bir alan var. Bu nedenle yoldaki tehditler çok daha fazla,” diyerek çok katılmadığını belirtti.

Ticari araç endüstrisinde yine gündemdeki bir başka konu olan; birbirini takip eden şoförsüz çekici katarlarının ise şimdilik iki liman arası gibi belirli hatlarda iki nokta arasında git-gel yapacak şekilde mümkün olabileceği öngörülüyor. Panelde vurgulanan bir başka konu da uzun araçların Avrupa karayollarında ‘demiryoluna rakip görüldüğü iddiası ile’ desteklenmemesinin yarattığı hayal kırıklığı oldu.

Yarının Yüklerini Kimler Nasıl Taşıyacak?

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA