29 Mart 2024
  • İstanbul19°C
  • Ankara20°C

Virüs Karşısında Dünya Başsız Kaldı

Dünya işleri virüsten önce de kötü gidiyordu. Düşük ekonomik büyüme ve eşitsiz bir dağılım, yer yer süren savaşlar ve giderek artan göç dalgaları ile birlikte iklim değişikliği ve bunun yarattığı sorunlar öne çıkmaya başlamıştı.

Virüs Karşısında Dünya Başsız Kaldı

24 Haziran 2020 Çarşamba 13:00

Kitlelerin karbon emisyonlarını azaltma baskısı, şirketleri olduğu kadar siyasal otoriteleri de tedarik zincirlerini sorgulamaya itiyordu. Kilometrelerce uzanan karayolları boyunca salınan egzoz emisyonları, uçakların yarattığı hava kirliliği ve gemilerin deniz hayatına olumsuz etkilerini önemseyenlerin satın alma eğilimleri değişmişti. Kullanıcı ve tüketiciler, en az çevre kirliliği ile ulaşabildiği ürünleri talep etmeye başlamıştı. Bu da dünyanın bir ucundan bir ucuna mal taşımayı sorgulanır kılıyordu. Küreselleşme karşıtları da eleştirilerini daha yüksek sesle dile getiriyordu.

Dünya düzenine karşı başka itirazlar da vardı. Tek kutuplu dünyaya karşı çıkılırken kurumsal liderlik yarışında ABD-Çin rekabeti, ticaret savaşlarıyla gün yüzüne çıkmıştı. Rusya, düşen petrol fiyatlarının da etkisiyle ekonomik sıkıntı yaşıyordu. AB ise salgına yakalandığında Brexit krizini aşmaya çalışıyordu. Dünyanın içinde bulunduğu sıkıntıları atlatmanın ucuz yolu belki de ABD-Çin işbirliği gibi görülse de dünya, ‘savaş olmasın yeter’ noktasındaydı. 

Eksikleri giderme konusunda sanki en hazırlıklısı Çin gibi duruyordu. Uzun süredir Asya ve Afrika pazarlarına yerleşiyordu. Çin’den Avrupa ve Afrika’ya kadar her adımda alıp satarak gidip gelebileceği bir sistem kurma zamanı gelmişti. Buna hizmet edecek bir proje olan Kuşak ve Yol üzerinde yaşam alanları, doğal kaynaklar ve büyük bir pazar var.Doğu batı ekseninde Türkiye’nin de iş yapma şansının yüksek olduğu bir gelişime tanıklık ederken virüs her şeyi durdurdu.

Trump’ın salgın nedeniyle ağır şekilde suçladığı Çin pek çok açıdan güvenilmez bir durumda. Ancak Trump yönetimindeki ABD de sınıfta kaldı. Ülkesindeki salgın sürecine yenilerek itibar kaybeden ABD, böylesi bir dünya krizine liderlik edemedi. Amerika’nın beklentileri karşılamadığı bir ortamda Avrupa’nın da yetersiz kalması, batıya olan güveni de olumsuz etkiledi... Dünya virüs ile savaşa ortak bir koordinasyon altında ve kurumsal liderlikten yoksun girince, insanlık da ağır bir başsızlık hissine kapıldı.

Küresel güçler kısa sürede kendilerini toplayıp yeniden dizginleri çekmeden, aradan sıyrılma denemeleri olacaktır. Türkiye’nin de bu durumu değerlendirmesi mümkün. Ülkeler için de şirketler için de pek çok riskler barındıran bir iklimde, sürekli hareket eden bir coğrafi zemindeyiz. Böylesi zamanlarda, yapılamayacak olanı yapmak ve yanlış adımları geri almak mümkündür. Bu, her zaman ele geçmez bir fırsat da olabilir.

Ülkelerin atacağı adımlar, şirketlerin kararlarında da belirleyici olacaktır. Sanırım şirketler ilk olarak uzak ve sancılı coğrafyalardan tedarik alışkanlıklarını değiştirecekler. Buna bağlı olarak büyük ekonomiler kendi coğrafyalarına dönecekse, Türkiye’nin şansı burada da gülüyor demektir. Çok da fazla içe kapanmamaları şartıyla, AB gibi gelişmiş ekonomilerin yakın bölgelerden tedarik eğilimine girmeleri Türkiye’ye yarar.Ayrıca Türkiye’nin Çin yolu üzerindeki yeni ticaret olanakları halen daha devam ediyor. Eğer Türkiye yakın coğrafya arayışına girecek olan yatırımcıları ikna edecek adımları atarsa, salgının kazanan tarafı olacaktır.

İlker ALTUN
ilker@aysberg.com

Kargohaber Dergisi (Sayı:258)

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA