20 Nisan 2024
  • İstanbul14°C
  • Ankara22°C

Karacılar, Paracılar, Havacılar ve Denizciler...

Süreç tamamlandığında, karayolu taşımacılarının kurduğu U.N RO-RO’nun dördüncü sahipleri bu kez 950 milyon avro ödeyen denizciler olacak.

Karacılar, Paracılar, Havacılar ve Denizciler...

15 Mayıs 2018 Salı 13:58

Üçüncü kez satılan şirketin ilk satışı, önsözünde; ‘Peri masalı gibi başlayan bir olay, peri masalı gibi bitiyor.’ yazan ‘Unutulmasın Diye/U.N RO-RO Nasıl Satıldı’ isimli kitaba kaynak oluşturmuştu. Satışa ilişkin olarak kitap ve dergilerde kayıt dışı tanıklıklarıma hiç yer vermedim. Ama yeri gelmişken bir anekdot paylaşmak istiyorum:

31 Ağustos 2007 Cuma günü Saffet Ulusoy’u ziyarete gitmek üzere ofisimin kapısından çıkarken o dönem birlikte çalıştığım arkadaşlar bana, satışın gerçekleştiğine ilişkin bültenin geldiğini haber verdi. Saffet Ulusoy’un İkitelli’de bulunan holding merkezindeki odasına girdim ve ‘Hayırlı olsun U.N RO-RO satılmış’ dedim. Yaklaşık olarak; ‘Cüneyt ve Erol Londra’da satışı görüşüyor, 850 falan dediler ama ben 900’den aşağıya olmaz dedim,’ şeklinde konuştu. Satış, 910 milyon avro gibi beklentilerin üzerindeki bu rakamla gerçekleşti. Bu rakamı söyledim ve ‘Neden sattınız’ diye sordum ve özetle; ‘bu çorbaya pislik düştü, artık içilmez’ yanıtını verdi.

Çok zaman geçmeden içeriye Mehmet Emin Değer girdi ve satışı orada duydu. Ardından yemek için bitişik odaya geçtik. Başka bir nedenle Aysberg’i arayan Mehmet Yüksekgönül de haberi duymuş. Hızla yayılmaya başlayan haberi alan Zahit Sağlık ile Tevfik Kutan da Saffet beyin yanına geldiler.

Yemekler yenildi, sohbetler edildi. Konuşulan tek konu, U.N RO-RO’nun satışıydı. Saffet Ulusoy, o gün orada satışa karşı çıkmaya karar verdi. Bunda, beklediğinin üzerinde bir fiyat gelmesi etkili olmuş olabilir. Sanırım hisse dağılımları, satışın işlerine yansımaları gibi değerlendirmelerde de bulundu.

O günlerde sık sık U.N RO-RO satışı haberleri yapan, satışın karşısında yer alan gazetecilerin en etkili isimlerinden olan Meliha Okur ile aramızda geçen bir telefon konuşmasında ettiğim şu cümleyi net olarak hatırlıyorum; ‘Bu değeri yaratanlar ne karar verirlerse o karar doğrudur.’ Şirket satıldığına göre benim için de doğru olan satılmasıdır...

U.N RO-RO üçüncü kez satıldı ve ben aynı görüşteyim; erbabına yapılan satış doğru olmuştur. Dışarıdan hatırı sayılır bir sermaye girmiştir. Bu satışla hizmet odaklı rekabetin de artmasını bekliyorum.

Türk taşımacılarının RO-RO’nun hizmeti ile aştıkları Avrupa ülkelerinin karayollarında tarife dışı engeller sürüyor, sürecektir. Bir yandan bunlarla mücadele edilirken diğer yandan yeni RO-RO operatörleri, yeni hatlar, yeni limanlar ve yeni gemiler hizmete giriyor. Bunlar Türkiye’nin ihracatının önündeki engelleri aşmakta önemli fırsatlar sunuyor. Ancak U.N RO-RO işletmelerini kuranların ürettiği bu hibrit çözüm, kendi kendileriyle rekabet için değil, gidemedikleri yolları aşmak için yaratılmıştı. Sistem, büyük riskler ve fedakarlıklar, içinde benim de katkım olan büyük emeklerle hayata geçirilmişti. Yola çıkış amacı, denizin avantajını karayoluna da kullandırmak olan bu hibrit çözümün ucuna, giderek artan bir şekilde demiryolunun üstünlükleri de eklenmektedir. Yeni iklimde bunlar karayolu taşımacıları için kullanılırsa, aynı zamanda temel müşteri olan bu kesimden hürmet görülecektir... 

 

İlker ALTUN
ilker@aysberg.com

Kargohaber Dergisi (Sayı:232)

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA