Tedarik ve lojistik olanaklarının ya da en uygun tedarik ve lojistik olanaklara erişim yollarının bu şirketler bünyesindeki birleşimidir.

E ticaret çok güçlü bir dijital ağ, yazılım alt yapısı gerektirir elbette. Ama aynı zamanda -hizmet verme biçimine göre değişiklik göstermekle birlikte- tamamen kodlarla yönetilen modern depolar, toplama ve dağıtım ekipmanları, araçlar, kadrolar ve know how gerektirmektedir. Üstelik rekabetin de giderek arttığı bir alan olması nedeniyle yeniliklerin baş döndürücü bir hıza eriştiğini görüyoruz. İşin mantığını, özünü en hızlı kavrayan ve zaman kaybetmeden pozisyon alan modern iş yapma karakterine sahip lojistik şirketleri, bir yandan e ticaret yapılanmalarına temel lojistik hizmeti verirken, bir yandan da sadece e ticaret odaklı olarak kapı teslimi yapan son tüketici hizmetlerine yönelik yatırımlar yapıyorlar. Elektrikli araçlara yöneliyor, yazılımla yönetilen depolar kuruyor, motorlu kuryelerle toplama ve dağıtım hizmeti sunuyorlar.

Daha modern e ticaret lojistiği çözümleri ve uygulamaları, ağırlıklı olarak ya modern lojistik şirketlerinin doğrudan kendi yatırımı olarak ya da buralarda yetişmiş kadroların yeni girişimleri olarak karşımıza çıkıyor. Lojistik kelimesinin treylerlerin üzerine ‘transport’ yerine yeni yeni yazılmaya başladığı zamanlarda, kendini yenilemeyi başaramayan geleneksel nakliyecilerin çok kısa zamanda yok olacağı yazıldı... Nitekim o günlerin anlı şanlı firmaları ya tümden yok oldular ya da sokaktaki 100 kişiden birinin bile adını bilmediği kadar altta kaldılar. Aynı süreç günümüzde e ticaret tarafında sürüyor. Bugünden e ticareti besleyen tüketici talebini ve bunun yarattığı lojistik gereksinimini algılayıp buna yönelik girişimde bulunmayan anlı şanlı lojistikçiler, önümüzdeki on yılı göremeyecek.

Nasıl ki üretici konumdaki sanayiciler, kobiler, ticareti sürdüren tüccarlar dış ticaret şirketleri, onlara hizmet veren lojistikçiler süreçleri tam zamanında yakalamak ve gereğini yapmak zorundaysa, ülkeler de bu görevden kaçamaz. Bu bir varoluş mücadelesidir. Bu süreçte kişiler ve şirketler kadar ülkelere de görev düşmektedir.

Belki de burada Türkiye, kendini, dünya ticaretinin döndüğü Çin dahil Uzak Doğu ile Avrupa arasında e ticaret odaklı bir lojistik merkezi olarak konumlandırabilir. Bunun için de sektörel öncelikler belirlenerek hayata geçirilecek politikalar, bugün bilinenlerin ötesindeki lojistik olanaklar ile ilk düşünülecek ülke olmak mümkün olabilir. Unutmayalım ki şirketler, sektörler hatta ülkeler artık lojistik olanaklarıyla rekabet ediyor.

Salgın döneminde yer yer kopan tedarik zincirinin en güçlü halkalarından biri olarak öne çıkan Türkiye, bu konumunu Rusya-Ukrayna savaşı ile daha da özel bir hale getirebilir. Altyapının yanı sıra yeni dönemin iş yapış biçimine uygun, dijital takip ve dokümantasyona alan açan, uzaktan çalışma koşullarına varıncaya kadar tüm çerçeveleri, gelişmeleri karşılayacak düzeyde çizen bir hukuksal üst yapıya da gereksinim var. Malların üretimi, satışı, toplanması, dağıtımı, son teslim noktasına erişimi, iadesi ve tüm bu süreçlerin e ticaret platformları üzerinden yönetilmesi, lojistik taleplerin lojistik hizmet arzı ile buluşturulması ve bu süreçlerin hayata geçirilmesi için uluslararası entegrasyona etkili şekilde dahil bir ulusal bilgi, yazılım ve izleme ağı oluşturulup çalışır tutulmalıdır. Pek çok alanda olduğu gibi bu alanda da kazanmanın yolu, gelişmelerin takipçisi olmak değil önünde gitmekten geçiyor...

Türkiye, dünya ticaretindeki payını artıran e ticaretin elleçleme merkezi, lojistik hub’ı olmak ve de dünya lojistik pastasından pay almak istiyorsa, bu alanda etkili çözümler üreten, bazıları dünya vitrininde alıcı bulmuş e ticaret yapılarının ve başarılı bir şekilde e ticaret hizmeti sunan lojistikçilerinin elini güçlendirmelidir. Lojistik, ticaretin en etkili silahıdır. Lojistikte güçlü olan ülkenin sanayisi de ticareti de güçlü olur. Bakınız; Almanya, Çin, ABD...

İlker ALTUN
ilker@aysberg.com

Kargohaber Dergisi (Sayı:280)