23 Kasım 2024
  • İstanbul6°C
  • Ankara16°C

Dünyayı Değiştiren Yazılar Yazıcılar…

İnsanlığın şekille ifade arayışı, mağaralardaki duvar resimlerinden çivi yazısına, taş tabletlerden el yazmalarına uzanıp hat sanatının ağırbaşlı estetiğine erişti. Ama orada durmadı, duramadı; yazdı, yazdı, yazdı insanlık.

Dünyayı Değiştiren Yazılar Yazıcılar…

18 Mart 2015 Çarşamba 13:16

Elle yazdı, yazılanları çoğalttı, hızlı-hızlı yazma amacıyla daktiloyu buldu, yazdıklarını daha hızlı çoğaltmak için baskı makineleri icat etti. Bununla da yetinmedi, yazdıklarını iletmenin yollarını geliştirdi. Posta güvercinleri, atlıları, arabaları derken postacılar, kuryeler bir birini takip etti. Her yolla yazmak, yazdığını ulaştırmak insanlığın temel uğraşı, medeniyetin temel gelişim ivmesi oldu. Bilgiyi yazmaya, çoğaltmaya, dağıtmaya başladı insanlık. Bilgi paylaşıldı, paylaşıldıkça büyüdü, çoğaldı. Sadece bilgiyi değil haberi de ısrarla yazdı, çoğalttı, dağıtarak paylaştı insanlık… O kadar hızlı akıyordu ki hayat, ışık hızıyla yarışmak gerekiyordu bilgiyi, haberi çoğaltmak, yaymak için. Telefon, telsiz, teleks, faks, bilgisayar, internet, çağrı cihazları, mobil telefon derken teknolojik iletişim araçları aldı başını gitti. Acele yazı tekniklerine, kısaltılıp mors alfabesine rahmet okutan yazışma örneklerine erişti günümüz gençliği mesajlaşmada…

Daha ilk duvar resimleriyle başlamıştı değişim. Çoğunluğun kabul ettiği gibi yazının icadıyla başladı medeniyet. İlk yazılı dinlerin kitapları firavunları yıktı. İlk yazılı anlaşma Kadeş, ilk yazılı kanunlar Hamurabi kanunları, taşlara kazılı anlatımları sonradan bulunan ilk büyük insanlık öyküsü Nuh tufanı değiştiriyordu artık her şeyi… Zamanı geldiğinde Almancaya çevriliverdi İncil. Böylece başladı Avrupa’da değişim.

Şimdi de Das Kapital vardı ve bir kez daha değişme zamanı gelmişti. Büyük bir savaş ve dünyanın altıda biri -sadece 30-35 yıl için- başka bir düzene geçiverdi. Yazı durmuyordu, Mao’su, Enver Hoca’sı, Tito’suyla yeni bir tarih yazılıyordu. Adam Smith’e, Keynes’e paralel… Dünyanın üçte biri başka bir düzendeydi artık. Arada bunlara eklenen Castrolar’ı, Pinochetler’i, Gandi’leri de anmadan olmaz.

Ama artık televizyon diye bir şey vardı; yazıdan hızlı, yazılamayandan güçlü görüntüsüyle... Değiştiriverdi dünyayı. İskambil kağıtlarından ev gibi dağılıverdi renkli televizyon seyretmeye başlayan Doğu Bloku sosyalizmi.

İnternet temelli bilgi bombardımanı ise kuzey Afrika’yı, Ortadoğu’yu değiştirdi. Ortadoğu ve Afrika’nın suni dengesini bozan, -belki de-  kendilerinin olmayandan daha zayıf görünümlü lider faktörü oldu...

Ortadoğu ve Kuzey Afrika’yı saran yangının ateşi Davos’ta tutuştu. 29 Ocak 2009 tarihinde Davos’ta Peres’e söylenen ‘one minute’, asıl etkiyi Arap ülkelerinde gösterdi. Kuzey Afrika ve Ortadoğu’nun ‘güçlü’ görünümlü diktatörleri, buna karşı dayanamadılar. Ezik halk yığınları, ‘en güçlü’ zannettikleri kendilerininkinden vazgeçtiler.

Doğu Bloku yıkılırken de benzer şeyler yaşanmıştı. Televizyondan gördüklerini isteyen sosyalist blok vatandaşları, iktidarlarını birer birer değiştirdi. Din kitaplarının şekillendirdiği krallıklar ve yine kitapların yıktığı derebeyliklerin yerine kurulan otokratik devletler, bu kez sesli ve görsel yayınların etkisiyle alaşağı oldu. Modern çağın diktatörleri, iletişim ağlarının gücüne direnemiyor. Facebook, Twitter derken internetin ‘yıkabilme gücü’, kimileri için de yeni bir yapılanma anlamına geliyor.

Türkiye de değişiyor. Yazılar, yazıcılar, yazılı olduğu söylenenler eliyle… Bu, yeni bir yapılanma olup; ‘Türkiye’nin kaderi yeniden yazılıyor’ demek yetmez. Bölgenin hatta dünyanın kaderi yeniden yazılıyor.

Lojistiğe odaklananlar da biliyor ki; mal ve hizmet akışı ile bu akışı fiilen gerçekleşmenin yolları da yeniden yazılıyor. 

İlker Altun
[email protected]

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA