19 Nisan 2024
  • İstanbul13°C
  • Ankara20°C

Denizden Giderek Karayolunu Açık Tutmak

Türkiye’nin 10 milyar 819 milyon dolar olan dış ticareti, 1980 sonrasında başlanan dışa açık büyüme modeliyle birlikte 36 misli artarak, 391 milyar 250 milyon dolara çıktı.

Denizden Giderek Karayolunu Açık Tutmak

07 Ağustos 2018 Salı 14:21

Bugün Türkiye’nin ihracatının değer olarak yüzde 35’i karayolu ile taşınıyor. Yılda 1,5 milyon ihraç, 500 bin de ithalat seferi gerçekleştiriliyor. Üç kıtada 100’den çok ülkeye taşıma yapılıyor.

Dış ticarette elini karayolu taşımacılığı ile güçlendiren Türkiye, geçmişten beri bu alanda bazı kısıtlamalarla karşı karşıya bulunuyor. Özellikle karayolu ile çıkışta AB’nin tıkacı gibi davranan Bulgaristan ve Yunanistan’ı devre dışı bırakmak mümkün değilse de önemini azaltmak, başka çıkış seçenekleri de yaratmak kaçınılmaz bir durum. Buradan hareketle kapsamlı ve karayoluna nefes aldıracak boyutta bir RO-RO şirketi ve taşımacılığını hayata geçiren Türk taşımacıları, denizden giderek karayolunu açık tutmayı başardı.

Taşımacıların Karadeniz’de başlayan ve önce İtalya’ya oradan Fransa’ya uzanan RO-RO alanında sergilediği başarı, bu alanda başka girişimlere de cesaret verdi. Birçok girişim başarısızlıkla sonuçlansa da bugün U.N RO-RO, Ulusoy RO-RO ve Alternatif RO-RO, Türkiye’nin ihracatının etkili birer neferi olarak Türkiye-Avrupa arasında gerçekleşen günlük düzenli seferlerle treyler taşıması yapıyor.  

Bugün itibariyle Türkiye’nin toplam dış ticaretinin yüzde 48’inin gerçekleştirildiği Avrupa’ya 2017 yılında 166 bin 882 treyler RO-RO gemileri ile taşınmış bulunuyor. Geçen yıl RO-RO ile gidilmeyen ülkeler de dahil tüm Avrupa’ya 611 bin 326 treyler seferi gerçekleşti. Bu araçların tümünün ne karayolu ne de RO-RO gemileri ile taşınması mümkün değil. RO-RO gemilerinin çalışması için karayolu taşımacılarına, karayollarının açık kalması için de RO-RO taşımalarına ihtiyaç vardır. Dış ticaretin sürdürülebilirliği adına bir arada ve işbirliği içerisinde var olmak ve büyümek durumundalar.  

Ülke adına stratejik önemi sık sık vurgulanan RO-RO’nun, karayoluna yardımcı bir seçenek oluşturarak güzergah ülkelerindeki dayatmalara karşı pazarlık gücü yarattığı herkes tarafından biliniyor.

Türkiye şirketleriyle, alt yapı yatırımlarıyla, şoföründen yöneticisine yetişmiş binlerce çalışanıyla, taşımacılığı neredeyse ulusal meslek edinmiş bir ülke. Bu nedenle hiçbir kesimin ‘Piyasalar böyle istiyor’ gerekçesiyle uluslararası karayolu taşımacılığı ve bunun sürdürülebilirliğinin güvencesi durumundaki RO-RO taşımacılığını baltalama lüksü yoktur.

Ancak son zamanlarda treyler taşımaya özel RO-RO gemilerinde konteyner, konteyner taşıma gemilerinde ise treyler taşınması, sektörde tartışmalara neden oluyor. Taban yükünü karayolu taşımacılarının karşıladığı geminin kalan yerlerine konteyner yükleniyor. Aslında birer yük kutusu olan konteynerler, RO-RO gemilerine, bu iş için geliştirilen küçük demir tekerlekli ‘roll treyler’ denilen özel bir aparatın üzerinde inip biniyor.

Bu operasyonlara yönelik olarak yatırım yapan ve yararlananların memnuniyetine karşılık başka bazı karayolu taşımacılığı şirketleri, uygulamayı şirketlerine yönelik bir tehdit olarak görüyor. Pazar paylaşımı bir yana, liman sahasının ve erişim yollarının paylaşımı da bir çatışma alanı oluşturuyor.

Madalyonun öbür tarafında ise konteyner gemileri ile treyler taşınması var. Faydacı bir yaklaşımla; ‘taşımalar ucuzluyor, bu iyidir’ diyenler azımsanamaz. Şimdilik bir hatta hayata geçen uygulama diğer sahalara da yayılırsa, RO-RO şirketlerinin oluşacak rekabete nasıl yanıt vereceği bir soru işareti.

Piyasa düzenleyici kesimlerin karayolu ve RO-RO taşımacılığının işbirliği içindeki varlığını güvence altına alması gerekiyor. Türkiye’nin gurur duyduğu, karayolu ile ihracatının güvencesi olarak gördüğü RO-RO taşımacılığı AB tarafından da teşvik görmektedir. AB araçlarının güzergah sorunu, sınır kapılarında bekleme, tarife dışı kısıtlamalarla karşılaşması söz konusu değildir. Fakat RO-RO seferleri ile karayolundan denizyoluna çekilen her aracın daha az trafik, daha az zararlı gaz salınımı olması da onlar için bir başka teşvik unsuru olmaktadır. Karar alıcıların, Türk taşımacılarının ve RO-RO işletmecilerinin de işbirliği içerisinde hareket ederek, sınırlı kaynaklarla yaratılan RO-RO sistemini yaşatması ve böylece gurur duymaya devam etmesi en doğal hakkıdır.

 

İlker ALTUN
ilker@aysberg.com

Kargohaber Dergisi (Sayı:235)

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA